KIYMETLİ YAZARLARIMIZ CEVAPLIYOR
www.hakanbirol.com
Merhaba değerli okuyucularımız. Her hafta bir yazarla röportaj köşemizde bu hafta birçok çocuk kitabına imza atmış “Nehir YARAR” var.
Nehir Hanım merhaba. Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Bize kendiniz ve ilgi alanlarınız hakkında bilgi verir misiniz?
1978’de memur bir ailenin çocuğu olarak Konya’da dünyaya geldim. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım Türkiye’nin farklı şehirlerinde geçti. 1999’da sınıf öğretmeni olarak ilk görev yerim olan Bursa’da iki sınıflı, sobalı, etrafı şeftali ve kiraz bahçeleriyle çevrili şahane bir köy okuluna atandım. Bursa’ya doyamadan başkentteki minik kalpler çağırdılar. Uzun bir süredir Ankara’da görev yapıyorum. Çocuklar için yazmayı seviyorum. Çeşitli yayınevlerinden yayımlanan ve farklı yaş gruplarına hitap eden birçok kitabım var.
Kitaplarınızın konularını incelediğimizde her çocuğun ilgisini çekecek eserlere imza atmışsınız. Öncelikle “Önüm Arkam Sağım Solum Sınav” kitabından başlayacak olursak. Okurlarımızı bu kitapta neler bekliyor?
Sizin de belirttiğiniz gibi okuma isteği uyandıracak konulara eğilmeyi seviyorum. Örneğin Eyvah Ödevim Var kitabımda bilgi okuryazarlığı ve okula gidemeyen çocuklarla ilgili farkındalık yaratmaya çalıştım. Frankenstein’ın İzinde kitabımda genetiği değiştirilmiş gıdalar ve engelleyemediğimiz alışveriş çılgınlığına değindim. Acemi Korsan adlı kitabımda maceraperest kahramanımızın yardımıyla doğal çevrenin korunması ve uzay konularını ele aldım. Anlat Dede kitabımda Bulgaristan’dan göç etmek zorunda kalan yurttaşlarımızın öyküsü ve akran zorbalığı gibi konulara eğildim. Bir Canavar Yarattık kitabımda yeni buluşlar yapmaya meraklı bir grup çocuğun eğlenceli öyküsünü ve savaş sebebiyle parçalanmış bir ailenin kavuşmasında kitap kahramanlarımızın oynadığı rolü anlattım. Önüm Arkam Sağım Solum Sınav adlı kitabımda ise sınav stresi altında bunalan ve aile baskısı yüzünden özellikle sınav senesinde zor zamanlar geçiren öğrencilerin yaşamını ele aldım.
Son yazdığınız eserlerinizden birisi de “Tavan Arası Sırları”. Tavan Arası Sırları’nda nasıl bir macera ile karşı karşıya kalacağız?
Tavan Arası Sırları, eski bir köşkte yaşayan ve bundan pek memnun olmayan bir çocuğun öyküsü. Arkadaşları yüksek ve modern binalarda otururken kendisi gıcırtı makinesi diye tabir ettiği eski, ahşap bir evde yaşamını sürdürüyor. Üstelik bundan çok utanıyor. Günün birinde öğretmeninin sadece bir cümlesiyle fikri değişiyor ve ne kadar şanslı olduğunu fark ediyor. Fakat bundan sonra işler pek yolunda gitmiyor. Merak edenler hikayenin devamını kitabımızdan öğrenebilirler.
Birçok çocuğun macera kitabı sevdiği kaçınılmaz gerçeklerden bir tanesi olduğuna göre minik okuyucularımıza hangi kitabınızla başlamalarını tavsiye edersiniz?
İlkokul üç ve dördüncü sınıfa devam eden çocuklarımız için Esrarengiz Saat, ortaokullar için de Acemi Korsan ve Bir Canavar Yarattık adlı kitaplarımı tavsiye edebilirim.
Öğrencilerimize okuma alışkanlığı kazandırmak en zor şeylerden bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor. Bu aşamada bizlere neler tavsiye edersiniz?
Okuma alışkanlığını kazanabilmek için “içsel denetimimizi” sağlamamız gerekiyor. Öğretmenin veya ailenin zorlayıcı olması bu alışkanlığı kazanmamızı sağlamaz. Çocuklarımızın okumasını istiyorsak ebeveynler ve öğretmenler olarak davranışlarımızla onlara örnek olalım. Biz okursak onlar da okuyacaklardır. Teknolojik gelişmelerin bizi tutsak etmesine izin vermezsek kitap okuma alışkanlığını kazanabiliriz. Bu yüzden belli bir planlama yapıp sanal ortamlarda geçireceğimiz vakti kısıtlamalıyız.
Aksatmadan, düzenli olarak, önemli bir ihtiyacımızı karşıladığımızı düşünerek okumalıyız. En önemlisi de sevdiğimiz yazarları tespit etmeliyiz. Okuma alışkanlığımızı, onların eserleri sayesinde sağlam bir zemine oturtmalıyız. Bu yüzden öğretmenlere büyük görev düşüyor. Çocukların ilgisini canlı tutacak, onları sıkmadan okuma isteklerini artıracak kitaplar tespit etmeleri gerek.
Yazmak başlı başına cesaret isteyen bir iştir. Yazmak isteyen ama yazmaya nasıl başlaması gerektiğini bilmeyenler için önerileriniz var mı?
Yazmak için heves edenlere ilk önerim elbette çok okumak olacaktır. Stephen King’in bir sözü vardır. “Eğer okumaya vaktiniz yoksa, yazmaya da vaktiniz yok demektir. Bu kadar basit.”
Bu söz ışığında diyebiliriz ki önce bol bol okuyalım. Yazmak da peşi sıra gelecektir.
Öğretmen kimliğinizin yazdıklarınıza nasıl bir etkisi oldu?
Mesleğim çocuklarla sürekli birlikte olmamı gerektiriyor. Kitaplarımı yazarken en önemli ilham kaynağımın hep çocuklar olduğunu düşünürüm. Dolayısıyla öğretmenlik yaşamımın kitaplarıma büyük katkısı var. Bir meslekten daha fazlasıdır öğretmenlik. Amacımız öğrenmeyi arzulayan, merak eden, sorgulayan ve iyi insan olmayı amaç eden bireyler yetiştirmektir. Kitaplarım sayesinde çocuklarımıza biraz daha katkı sunabiliyorsam ne mutlu bana.
Ülkemizdeki okuma oranları hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Gözlemleriniz doğrultusunda genç nesle bakış açınızı özetleyebilir misiniz?
Bu konuda her yıl çeşitli veriler açıklanıyor. Kitap okuma oranımızın hâlâ istenen seviyede olmadığını biliyoruz. Fakat pandemiyle birlikte insanlar mecburen evde vakit geçirmeye başladı. Bu süreçte kitaplarla haşır neşir olan kişi sayısında artış meydana geldiğini çeşitli kaynaklardan duymaktayız. Pandeminin yarattığı en anlamlı kazanım, kitaplarla kucaklaşmamız oldu. Umarım her şey normale döndükten sonra da bu güzel alışkanlığımızı sürdürmeye devam ederiz. Gençler sanal ortamda oyunlarla vakit geçirmenin yanında kendilerini geliştirmek için de çaba göstermeliler. Bunun yolu da okumaktan geçer.
Değerli Nehir Hanım, bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. En kısa zamanda yeni eserlerinizi de okuyabilmek dileğiyle…
