Yerele İlişkin Eleştiriler Ve Yerel Yönetimlerin Yaklaşımı…
İlimizin olduğu kadar ülkemizin de önemli ulaşım geçitlerinden olan Sakar’daki birçok canın yitip gittiği o üzücü kaza saatlerinde biz de oralardaydık. İlimiz “Gazeteciler Cemiyeti(*)”nin, Yatağan ilçemizin Bozüyük-Pınarbaşı Mesire yerinde düzenlemiş olduğu birlik beraberlik amaçlı kahvaltısına, gezgin ve fotoğrafçı arkadaşım Metin Denizmen ile birlikte özellikle katılmıştık. Fethiye’den bir sivil toplum kuruluşu minibüsü ve bir özel araç dolusu kişiyle hareket etmiştik.
Aynı araç içinde aynı doğrultuda kalem oynatan kişiler olunca elbette neler yazılıp çizildiğine ilişkin bir boyuta da değinilmeden geçilmilyordu. O konuda, sizin de yazılarından, kişisel eylem ve hareketlerinden iyi tanıdığınız kalemşörünüz(!), benim yazılarıma da içeriklerine de kendilerince bir saptama getiriverdiler. Yazılarımın uzun oluşundan tutun da içeriklerinin yerele ilişkin olmayışına kadar değiniverdiler. Şaşırmadım. Bunları söyleyen bu alanda uzun süre yazmış çizmiş bir kişi olunca bir yere kadar kabullenmem de gerekti. Saptaması yerli yerinde ve doğruydu. Ne var ki, ben, o yazılarımın bir yerinde olsun, yakın çevremle ilişkilendirmeden geçmiyorum.
Şu boyuttan da özellikle uzak duruyordum; alanımızda, kim ne yazmış, nelere dokundurmuş, oralara hiç mi hiç girmiyordum. Yalnız bir yazımda böylesi bir içerik vardır; o da aramızda bir hukukumuzun bulunuşundan, birbirimizi tanıyor olmaktan kaynaklı idi. Dahası da var; o kişinin, bu alanda yazılar döşenmesi konusunda ben, öneride ve yönlendirmelerde bulunmuş, deyim yerindeyse girişimci, atak olması, yeni bir boyuta başlangış yapıp gerisini de getirmesine omuz vermiştim. Hoş, o, bu haretime, değinmiş midir; onu da bilmiyorum. Benden her türlü desteği, öneri ve yönlendirmeyi alırlar da yazılarında benim ortak davamıza ilişkin görüşlerime yönelik eleştirilerinde hiç o boyuta girmezler; çok da önemsemem hani(!)… Önemli olan, onların kendi aralarında onca bilgi donanım, deneyimleriyle yapa geldikleri derin söyleşi açıklamalarını, gazete köşelerine taşıyarak, varsa(!) yararlanılacak diyeceklerini, yansıtmalarıdır.
Yerel yazmanın önemini de keyfini de önce memleketimde yaşamıştım. Bir kamugörevlisi olarak yazı konularımın sınır nitelik ve niceliklerinin de her zaman bilincindeydimdir. Orada nelere değinmişsem bir yararını da görmüş biriyimdir. Onlardan biri de ilçemizin dışında yeni oluşan dev mahallenin yaya ulaşmıyla ilgili olanıdır. İki kilometreyi bulan anayol kıyısı boyunca yayalar için bir düzenlemenin olmayışını önemsemiş; o konuda bir yazı döşemiştim. Sonraki haftalarda o konuda bir ilerleme sağlandı; sarp ve dönemeçli yol boyunca yayalar için güvenli bir kaldırım yapılarak kullanıma sokuldu. Ben de sevniç duyup mutlu oldum.
Burada da neredeyse ayak bastığım günden bu yana yazı yazmaktan geri durmadım; pekçok konuda yazı döşedim. Bunların önemli bir bölümü yerele ilişkindir. Eleştiri yönelttiğim pekçok konuda ilgililer duyarsız kalmadılar; gereği neyse yapıldı. Ben, bu konuda sokaktaki sade bir yurttaş değilim; kendi bilgi beceri ve donanımın yanı sıra Anadolu Üniversitesi‘nin iki yıllık “Mahalli İdareler Yönetimi” yüksek okul eğitimine de sahibim. Yazdığım gazete küpürlerini, yer tuttuğundan, bilgisayar ortamındaki belgelerimi de bellek sıkıntısından artık biriktirmekten vazgeçtim.
Bu alanda kalem oynatan köşe yazarlarımızın ne kadar yerele değindiklerini sorgulamayı hiç istemem.
Ülkemizin önde gelen bir turizm kenti olarak nelere sahip olduğundan tutun da ne kusurlarımızın olduğuna kadar yazmadığım alan da boyut da yoktur. Bakınız bir örnek daha vereyim: Ülkemizin önde gelen bir anıtının gece aydınlatmasına ilişkin toplumsal iletişim ağında o yörenin bir grubuna duyarlılık gösterip uyarı dileğimi iletmiştim. Geçenlerde öğrendim ki, ilgililer o getirdiğim eleştirime duyarsız kalmayıp o güzel, anlamlı anıtı, olması gereken görsellğine kavuşturmuşlar(**).
Bizimkisi eleştirel bakış; “Söz ola, beri gele” değil.
İyi haftalar.
__________
(*) Aşağıda yer alan resimde topluluk görünmektedir.
(
**)
Kastamonu “Şerife Bacı Anıtı”nda bence aydınlatma lambaları anıtın görselliğine halel getiriyordu. Onlar görünmez kılınarak yerleştirilmeliydiler. Nttekim de olması gereken yapılmış.