MART 2021 GÜNDEMİ, BAHAR ve HAYATA DAİR NOTLAR
Prof. Dr. Kemal Kocabaş
“Tüyden hafif olurum böyle sabahlar/Karşı damda bir güneş parçası/İçimde kuş cıvıltıları şarkılar/Bağıra çağıra düşerim yollara/Döner döner durur başım havalarda/Sanırım ki günler hep güzel gidecek/Her sabah böyle bahar/Ne iş güç gelir aklıma ne yoksulluğum.” Orhan VELİ
Mart, eski normalimizdeşiirlere, şarkılara yansıyan baharın karşılama törenlerinin yapıldığı, yeni bir başlangıcın, yeni bir umudun, güzelliğin ayıydı. Kuş cıvıltılarıyla, doğadaki ağaçların, çiçeklerin bize sunduğu renklerin senfonisiyle yarattığı bir güzellikti, yüreklerimize yansıyan bir yaşam enerjisiydi, Orhan Veli’nin dizelerine yansıyan iyimserlikti. Yeni normalimizde ise mart ayı, virüs salgını nedeniyle evlere hapsolduğumuz, dostlarımızdan, arkadaşlarımızdan, sevdiklerimizden, öğrencilerimizden uzak kaldığımız bir dönemin başlangıç ayıydı. 2020 Mart ayından beri kaygı ve endişelerle dolu bu olağanüstü, dönem yaşıyoruz. 3 Mart 2021 tarihli resmi verilere göre 28 bin 771 insanımızı kaybettik son bir yılda. Salgın nedeniyle kaybettiğimiz yakınlarımızı sonsuzluğa uğurlama törenleri yapamadık, ailelerinin acılarını paylaşamadık. Böyle tatsız ve vicdanlarımızı yaralayan bir dönemdi yaşanılan…
Tüm bu koşullarda insanlarımızın iş, ekmek, ülkeyi yönetenlerin ekonomi ve iktidar kaygılarıyla 1 Mart 2021’de salgınla mücadelede alınan önlemler gevşetilerek yeni bir döneme geçildi. 3 Mart 2021 tarihli resmi verilere o gün 11 bin 521 yurttaşımızın virüse yakalandığı bilgisi veriliyordu. Yani salgın daha ben buradayım diyordu. Yeni uygulamalarla insan hareketliliğinin artacağı çok açık. Artık top yurttaşlarımızda, onların bireysel ve toplumsal sorumluluğunda… Ama umutlarımız var yaşamaya dair, heyecanlarımız, yapacak işlerimiz var. Virüse karşı bireysel önlemleri alacağız ve baharı Orhan Veli’nin “Deli eder insanı bu dünya/Bu gece, bu yıldızlar, bu koku/Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç” ve Ahmet Arif’in “Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş/ Karanfil kokuyor cıgaram/ Dağlarına bahar gelmiş memleketimin”dizelerindeki gibi baharı duyumsayacağız, yeni şiirler yazacağız.
8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar günü. Tüm kadınların uluslararası 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü yürekten kutluyorum. Anamız, ablamız, teyzemiz, halamız, hayat arkadaşımız, öğrencimiz kadınların bu gününü anlamlaştırmak, kutlamak kadınlara yönelik şiddet, saldırı ve öldürmelerin olduğu yoğun yaşandığı ülkemiz için çok önemli. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun 2020 raporuna göre 2020 yılında 300 kadın öldürülmüş. 2021 Ocak ayında bu sayı 23 ve Şubat ayında ise22 olmuş. Uğruna şiirler yazdığımız, şarkılar bestelediğimiz kadınlar için ülkemizde bu rakamlar utanç vericidir. Nazım’ın; “Kadınlarımızın yüzü acılarımızın kitabıdır/acılarımız, ayıplarımız ve döktüğümüz kan/karasabanlar gibi çizer kadınların yüzünü”dizelerine yansıyan bu tablo değişmelidir artık… Çözüm hayatın her alanında kadın-erkek eşitliğini sağlamak, kızlarımızın eğitiminde pozitif ayrımcı eğitim politikalarını uygulamaya katmak ve ders kitaplarında cinsiyetçi bir anlayışla kızlarımızı, kadınlarımızı öncelemeyen ilkel anlayışı yok etmekten ve kamudaki istihdamda liyakata dayalı kadın-erkek eşitliğini sağlamaktan geçmektedir.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal’in “İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?” sözleri kadına bakışıyla ilgili eşitlikçi anlayışı herkesin içselleştirmesi günümüzde en önemli dileğimizdir. Köy Enstitüleri parasız yatılı, karma eğitim yapan kurumlardı. 1940’lı yıllarda yanında bir kız öğrenciyle enstitüye gelen erkek öğrencilerin sınavsız okula kabulünü sağlayan pozitif ayrımcı eğitim yaklaşımlarıbugün onur duyduğumuz özgün kazanımlardır. Enstitülerin kuramcısı İsmail Hakkı Tonguç; “ Kurumlarımızdaki kız öğrenci işi pek çok emeğimizi harcamamız gereken çok ciddi, önemli bir davadır. Kızları bir yana, erkekleri bir yana ayırarak kurumu kafes haline getirmek asla doğru değildir”diyerek günümüze rehber olmaya devam ediyor.
16 Mart 2021, Öğretmen Okullarının 173. kuruluş yıldönümü. 16 Mart 2021 günü Çiğli Belediyesinin düzenleyeceği online bir toplantıyla Öğretmen Okullarını, günümüzde öğretmen yetiştirmeyi ve öğretmenlerin sorunlarını konuşacağız. 1967-1972 yılları arasında parasız-yatılı öğrenci olduğum Ortaklar İlköğretmen Okulunda 16 Mart kutlamaları çok önemsenen törenlerdi. 16 Mart günü okulun hem yemekhane, hem de konferans salonu olarak kullanılan salonunda şiirler, halk oyunları, konserler, öğretmenlikle ilgili konuşmalarla coşkulu kutlamalar yapılırdı. Orta-3’te iken sevgili müzik öğretmenim Yüksel Oğuz’un flüt korosunda yer alarak bu etkinliklerde onurla yer almıştım.
Ortaklar Köy Enstitüsünün temeli Ağustos 1944’te Kızılçullu Köy Enstitüsü öğrencileri tarafından atılmıştı. Mimar Mualla Eyüboğlu’nun mimari projesi tümüyle Kızılçullu Köy Enstitüsü öğrencilerinin emekleriyle hayata geçirilmişti. Daha sonra da Kızılçullu’daki Muğla, Aydın ve Denizlili öğrenciler Ortaklar Köy Enstitüsünün ilk öğrencileri olmuştu. Ortaklar ile ilgili üç kitabı hazırlarken tanıklıklardan görüyoruz ki 1944-1954 yılları arasında Ortaklar’da 17 Nisan Köy Enstitülerinin kuruluş kutlamaları köylülerinde katılımıyla Ziraat Marşı coşkusuyla yapılıyordu. 1954 sonrası ise okul ilköğretmen okuluna dönüştürülmüş ve 17 Nisan yerine 16 Mart, Ziraat Marşı yerine Öğretmen Marşı devreye girmişti. Terminoloji de değişerek eğitimbaşı yerine, eğitim şefi, tarım başı yerine tarım şefi gibi değişiklikler olmuştu. Ortaklar’da öğrenciliğim sırasında bu mekanların önceki yıllarda Köy Enstitüsü olarak işlev gördüğü gerçeği, okulun tarihi öğrencilerden adeta saklanmıştı. Buna rağmen Köy Enstitüsü rüzgârları, geleneği, kültürü kapatanlara rağmen Ortaklar’da hep var olmuştur. Yıl 2014, tüm ülkede Anadolu Öğretmen liseleri kapatılmıştır. Şimdi Ortaklar’daki mekanlar, tarihsel misyonundan uzaklaştırılarak terk edilmiş, arazileri ranta bırakılmış, öğrenci emeği ile yapılan binalar yıkılmaya doğru hızla yol almaktadır. Unutulmamalıdır ki Köy Enstitüleri mekânları öğrenci emeği ile yapılmış kültürel mirasımızdır. Aydın Büyükşehir Belediyemizin Ankara Büyükşehir Belediyesinin Hasanoğlan Köy Enstitüsü yerleşkesi için gösterdiği duyarlılığı göstermesi en büyük dileğimizdir.
Yazıyı umutla bitireceğiz. Ziya Osman Saba; “Bu bahar güleceğiz en içten bir sevinçle/ Bir melek ordan bize uzatacak elini/Beni bırakma kalbim, kalbim sen bana söyle/ Ümitlerin en güzelini!”dizelerindeki gibi virüse rağmen, yaşama umudumuzu, üretme heyecanımızı, hayata bağlılığımız kaybetmeyeceğiz.