S U S A M B E L L İ
Bu yazımın yazılış nedeni bir meraktan kaynaklanmaktadır. Bir’de bir zamanlar kendinden uzunca bir süre söz ettirten bu değerli ustaya SUSAMBELİ demişlerdir. Aslen Rodoslu olup 1910 doğumlu Ölümü’de 26.05.1970 dir. Adı Mustafa Kendigelen iken Kim? neden? Ne zaman? SUSAMBELLİ demiştir’i araştırıp okurlarımla paylaşmak istedim. 1962 li yıllarda Ben henüz 14-15 yaşlarına geldiğimde arkadaşlarımın nerede ise tamamı tamirci çırağıydı Arnavut Yılmaz Zorlu, Arap Tekin Güner, Cüklena Nevzat Paksoy, Tavuk Nadir Çavuşoğlu, Taşkelle Osman, Naci Uysal ( Nadi usta). Patronları ,Ustaları Sarı Mehmet Gülen , İbrahim Şenel . Usta Başı Emin Türkmen, Yücel Karaören. Kalfalarıda Güven Pitpit’ti. Arkadaşlarımdan duyardım, Kara gedikte bulunan Fransız maden ocaklarında, SUSAMBELLİ diye bir ustanın gerektiğinde kamyon motoru bile yapabilecek kapasitede bir usta olduğunu iddia ederek söylerlerdi. Arkadaşlarım bu değerli ustayı aralarında yaptıkları sohbetlerde dinlerdim hep. Bu gün susam bellinin çocukları nerede ise 70-75- 80 yaşlarına gelmişlerdir. Çoluk çocuk Torun sahibi olmuşlardır. Bakalım kim neden Susambelli demiştiri, bu değerli ustayı bir anı olarak hatırlatmak istedim.
BEŞKAZA’mızın kuzeyinde bulunan sıra dağlara batı Toroslar denir. Seydikemerden başlayıp Köyceğizin Kara Böğürtlen Kara İsmailler maden ocaklarına kadar olan bu bölgeler’de Muğlanın en zengin maden cevherleri vardır. Bu bölge Muğlamızın yeraltı maden zenginlikleri bakımından en zengin bölgesidir. Yapılan araştırmalara göre bu bölgede bulunan madenlerin en başında krom madeni gelmektedir, demir, bakır, manganez, zımpara madenleri’de bulunmaktadır. Bu sebeple de adı geçen bölgede çok miktarda Krom Madeni, Manganez Madeni, ocakları vardır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde Fransızlar , Almanlar düşünüp taşınmışlar, bu Türkler bir gün uyanırlar, ne olur ne olmaz diyerek, bu Türkler uyanmadan bir an önce bu krom, Manganez madenlerini çıkartıp Fransa’ya, İngiltereye, Almanyaya götürüp, Fransa’nın, İngilterenin Almanyanın kalkınmasını, sanaiileşmesini, gerçekleştirelim diyerek gece gündüz durup dinlenmeden 1835-1970 li yıllara kadar üç vardiya durmadan çalışarak hatta tiren yolları yaparak, lokomotifler, tiren vagonlar, rayları döşeyerek SUSAMBELİ ve yürek maden ocaklarında çok yoğun bir çalışma temposuyla ocaklardan çıkarılan krom madenlerini alıp vagonlara yükleyip BEŞKAZA mızın Çalış burnun’da bulunan Şattan yüklenerek uzun yıllar Fıransa’ya, İngiltereye, Almanyaya taşıya taşıya bitirememişler. Batı Torosların güney batısı Akdeniz iç Anadolu bölgelesine göre taşıma bu bölgelerden hem çok kolaydır. Hemde daha ekonomiktir. Göcek civarından çıkartılan krom madeni Göcek limanından gemilere yüklenir . Kargı,Yanıklar, Çenger, Susambeli, Sahil Koru Köyü,Üzümlü, Eldelek, Karaculha krom maden ocaklarından çıkartılan Madenler Çalış Burnu Şattan Küçük tonajlı gemilerle, Büyük tonajlı gemilerlen, İkinci Karagözlerde şu an hala burada görev yapmakta olan Jandarma karakolunun bulunduğu yer çok derin olduğu için büyük tonajlı gemiler 2. Karagözlerden yüklenir. Fransız şirketinin Muhasebebesi’de bu Jandarma binasıdır . Karagözlerden Fransa’ya , İngiltereye , Almanyaya büyük tonajlı gemiler aracılığıyla yıllarca buradan yüklenip ihraç edilir. Krom Madeninin çok ince olanlarıda Karagedik maden arıtma tehsislerinde yıkanıp ayrıştırıp Çalış Burnundan Şattan gemilere yükleyip Fransaya, İngiltereye, Almanyaya ihraç edilir. Göcekteki Maden şirketini önceleri Almanlar işletiyordu , Almanlar Birinci dünya savaşında teleferik kurarak Çöğmen, Gökçeovacık, Karacaörenden teleferikle göceğe indirilip gemilerle Almanyaya bu şekilde yollanır sonra bu ocakların işletmesi İsveç şirketine deviredilir, sonrada türk maden şirketine,1970 li yıllarda Etibanka devir edilir. Yürek, Susambeli,Sahil Koru ocakları, Karagedik Maden yıkama arıtma fabrikasının Makine ekipmanları, kompresörlerin , makine aksamının bakım sorumlusu Mustafa Kendigelen’dir. Kendigelen çok başarılı bir usta olmanın yanında iyi derece Rumca İtalyanca bilmektedir.
Bir gün ( SUSAMBELİNDE ) bulunan Krom madeni ocağında iki kompresörün ikisi birden arıza yapar. Bu kompresörlerin bir tanesi ocağa temiz hava basıp ocak içerisinde çalışan işcilere temiz hava vererek ayrıca ocaklarda biriken zehirli grizu gazını dışarıya pompalar. Grizu gazı krom, manganez, gibi toprak altında galeriler açılarak, kurulan ocaklarda az’da olsa rastlanır . Bu gaz ocakta biriktirilmeden ocaktan dışarıya atılması gerekir, yoksa çalışanlar her an ölümle karşı karşıya kalmış demektir .
Bu kompresörün kısaca görevi ocak içersindeki metan,grizu gazını dışarıya atıp ocağa temiz hava vermektir. Bir’de bu kompresörlerin bastığı hava ile (kompresör tabancaları) çalıştırılır bu kompresör tabancası ile kayaları , krom madenlerini parçalanıp vagonlara yüklenip taşıma kolaylığı sağlar.
Diğer kompresör’de ocakta biriken suları ocaktan dışarıya pompalayarak tahliye etmek içindir. SUSAMBELİN’de ocakta bulunan kompresörde’ki meydana gelen arıza ve göçük haberi acele olarak Mustafa Kendigelen’e ulaştırılır. O da acilen altında bulunan bir jeep ile Maden ocağına gelip bakarki ocakta göçük olmuş ,ocak içersinde işciler mahsur kalmışlar. Kompresörlerde ocak girişindedir , su içersinde kalmış bir vaziyette’dir. Mustafa Kendi Gelen ne yapıp ,yapar bu Kompresörlerin çalışmasını sağlar, ocak içerde mahsur kalan işcileri sabaha kadar verilen çaba ve mücadele ile kurtarılır. Fransız madeni işletme sorumluları şefi ve müdürleri Mustafa Kendi gelenin yaptığı bu kahramanca, Fedakarca tavrından ötürü içerde mahsur kalan işcileri kurtardığı, kendini tehlikeye attığı için ,bu ustaya , bu sebepten ötürü , asıl adı Mustafa kendi gelen olsada , bu değerli ustaya bundan sonra sana SUSAMBELİNDE bulunan bu ocağın adını vereceğiz, sana bundan sonra SUSAMBELLİ diyeceğiz artık derler . Böylelikle bu günden sonra Mustafa Kendigelene SUSAMBELLİ diye hitap ederler. Bir süre sonrada Mustafa Kendigelen adı çok geride kalır, hatta unutulur. Bu ustaya herkez (SUSAMBELLİ) olarak tanıyıp bilirler. Çocuklarına da Susambellinin çocukları derler. Bir başka söylentide Düğün dernek olur, Bayram Seyran olur, Mutafa Kendigelen’in Eşi çocukları ile hep yalnız gider . Mustafa Kendigelen nerde diye sorduklarında’da hep SUSAMBELİNDE diye cevap verilince bu sebepten ötürü SUSAMBELLİ denildiği’de söylenir. İşine olan düşkünlüğü nedeniyle Mutafa KendiGeleni Kim Sorsa nerede diye sorulunca SUSAMBELİNDE dedikleri için SUSAMBELLİ demişler. BEŞKAZAYA ilk kamyonu Fransızlar getirmiştir Rodos’ta İtalyan işgali sırasında şoförlük ,tamircilik öğrenen geçler bu kamyonlarda şoförlük tamircilik yaparlar.
1930-40 yıllarında yeni bir iki kamyon BEŞKAZAMIZA gelmiş yeni yeni tıraktör’ler ithal edilip tarımda makineleşme’de yeni başlamış Rodos adasından İtalyan Mühendis ve ustaların yanında yetişmiş bağzı ustalar Şoförler mübadele 1919-1924 yılları arasında BEŞKAZAMIZA gelmişler bu tamirci sanatkarlardan sadece bir kaçını da yazmada geçmemek gerekir. Rodoslu Sabri usta Zaptin Mehmet,Rodoslu Mehmet Gülen (Sarı Mehmet) ,RodosluTornacı Feti , Rodoslu Mustafa Kendigelen (SUSAMBELLİ) şu an Fethiyemiz’in ne kadar ünlü tamirci ustası varsa hepsi bu Rodos’tan gelen ustaların yanında yetişmişler’dir. SUSAMBELLİNİN oğlu Ercan da babam bozulan arabaları ne yapıp yapar kendi yöntemleri ile kendi yaptığı parçalarla arabayı çalıştırırdı bir defasında bizim kamyon sık sık conta yakıyordu babam silindir kapağını söktü kendisi bakırdan conta yaparak kamyonu çalıştırdı der . Benimde söylemem gereken anılarım var. Dedem Hamza Bitlis’ten BEŞKAZA’ya gelince Üzümlü SUSAMBELİ yürek maden ocaklarında çavuşluk yapmış, babam’da fırıncılık yaparken 1950-57 yıları arasında Fransızların işlettiği Karagedik’te bulunan maden arıtma tehsislerinde bulunan işcilerin ekmek ihtiyaçlarını temin etmiştir. Kayın Pederim Süleyman Savtakta SUSAMBELİ’nin gözetiminde bulunan Yürek maden ocaklarında ustabaşılık ve şofölük yapmıştır.
İ L H A N K U R T
teşekkürler… 🙂 ilhan bey … 0539 222 18 58