YAZARLARLA RÖPORTAJ / HAKAN BİROL SORUYOR
KIYMETLİ YAZARLARIMIZ CEVAPLIYOR
www.hakanbirol.com
Merhaba değerli okuyucularımız. Her hafta bir yazarla röportaj köşemizde “Sevgiyle Bağlan Hayata ve Yaşam Koçum” kitaplarıyla tanıdığımız “Dr. Yusuf COŞKUN” var.
Merhabalar Yusuf Bey, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Bize kendiniz ve ilgi alanlarınız hakkında bilgi verir misiniz?
Merhaba Hakan Bey,
İlginizden ve teklifinizden dolayı ben teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun. Benim için kendimi anlatmak en zor soruların başında gelir. Bu konuda çok başarılı olduğumu söyleyemem ancak sizin sorunuzu cevaplamaya çalışalım. Yaklaşık 20 yıllık tıp doktoru olarak çalışmaktayım. Batı tıbbının, insanın sadece organik hastalıklarına yönelik çözümler üretmekle bizlere kısıtlı bir alan sunduğunu fark ettim. Bu alana kendimi sığdıramayınca da insanın psikolojisiyle, anatomisiyle, fizyolojisiyle, ruhuyla bedeniyle, kalbiyle, beyniyle bir bütün olduğunu ve bütünün iyiliğine yönelik çalışmalar yapmam gerektiği düşüncesine kendimi kaptırdım. Böylelikle insanların hayatlarına pozitif dokunuşlar yapmak benim için adete bir yol, bir hedef haline geldi. Bu yolda yürürken de birtakım donanımlar edinme ihtiyacı doğdu. Bu ihtiyaç üzere çeşitli eğitimler aldım. Bu aldığım eğitimlerin de eğitimlerini vermeye başladım.
Ayni, zamanda da terapiler, danışmanlıklar, koçluklar yapmaya başladım. Dolayısıyla da bireylerin kendilerini gerçekleştirme yolculuğunda yol arkadaşlığı yapmak benim asıl ilgi alanım olmaya başladı. Bu alanda neler var derseniz?
Psikoloji, ruhsal yolculuk, mindfullnes, bilinçaltı, spor koçluğu, aile danışmanlığı, çift terapisi, obezitenin tedavisi, sağlıklı beslenme, hipnoterapi, nlp teknikleri, kuantum bilimi, cinsel sorunların çözümü, fobilerin çözümü vs.
“Yaşam Koçum” kitabınızdan bahsedecek olursak eserinizde okuyucularımızı neler bekliyor?
Yaşam koçluğu kitabı okuyucuya eksik gedik olmadan hatta fazlasıyla yaşam koçluk sanatını sunuyor. Yaşam koçluğu kitabını okuyan her güzel insan teorik olarak yaşam koçluğunu öğrenmiş olur. Koçluk tekniklerinin tamamı, bir seansa nasıl hazırlanılacağından, bir seansın nasıl yapılacağına ve bireyin nasıl takip edileceğine dair tüm detaylar yer almaktadır. Kitap okuyucuya üç boyutlu bir yol sunuyor. Bir yandan kişiye koçluk anlatılırken, bir yandan da kişiye koçluk yapılıyor diğer yandan kendisine ve çevresine koçluk yapabilecek düzeyde teknikler sunulmaktadır. Bu kitap bir yandan profesyonellerin başucu kitabı niteliğini taşırken, diğer yandan koçluk eğitimini alacak yeterli imkana sahip olmayan kişilere koçluk eğitimi sunuyor. Kitap kişilerin kendi hayatlarına yönelik bir farkındalık oluştururken bu farkındalığı çevrelerine nasıl taşıyacağına dair de mentörlük yapmaktadır.
” Yaşam Koçum’’ kendi potansiyelinizle tanışmanızı, öz kaynaklarınıza ulaşmanızı, kendi yaşamınızın mimari olmanızı, yolunuzu tıkayan o eleştirel iç sesinizi kısmanızı, zihninizi sınırlayan sanal engelleri fark etmenizi sağlayacak tüm güçlü soruları size sunacak ve yaşam yolculuğunuzda cesur adımlar atmanızı sağlayacaktır.” Çok güzel ifade etmişsiniz. Peki insanların potansiyelini keşfetmelerindeki en büyük engel nedir?
Bu güzel soru için çok teşekkür ediyorum. Aslında cevap sorunun içinde gizlidir. İnsanların en büyük yanılgıları tüm dünyanın karşılarına geçtiği ve onları engellemek için türlü türlü tuzaklar kurduğuna dair inançlarıdır. Oysa insanların önündeki en büyük engel kendi negatif inançlarıdır. Bizler çoğunlukla olumsuz inançlarımızı büyütürüz. Bir konuda başarısız olduğumuzu düşündüğümüzde geri çekiliriz. Denemekten vaz geçeriz. Bu başarısızlığı! benzer alanlara taşırız. Sonra da hayatımızın tamamına yayarız ki artık nur topu gibi bir ‘’öğrenilmiş Çaresizlik’’ sahibi oluruz. Hiçbir alanda ve konuda adım atmamayı kendimize öğretmiş oluruz. Konfor alanımızı terk etmekten korkarız. O bilinmez alana adım atmaya cesaret edemeyiz. Çünkü nasılsa sonuç istediğimiz gibi olmayacak ve yine başarısız olacağız. Zihnimizin etrafına yüksek duvarlar örer ve o duvarın ötesini asla görmek istemeyiz. O duvarın dışında öcüler, canavarlar bizi bekliyordur. Kısacası potansiyelimizi ortaya kayamamamızın asıl nedeni kendi özgüven eksikliğimiz, kendi korkularımız, negatif düşüncelerimiz, zayıf duygularımız, öğrenilmiş çaresizliklerimizdir. Kendi yolumuzdan çekildiğimizde tüm dünya bize yol verir.
Yazmanın sizdeki tarifi nedir? Bize bunu biraz anlatır mısınız?
Yazmak; bir sanattır. Sanatçı olmak için de yeterince kalbinde aşk, zihninde inanç gereklidir. Aşık olmayan, maşukun yolunu günlerce, hata yıllarca gözlemlemenin ne demek olduğunu umursamaz. Yazmak da böyledir. O uygun kelimenin zihninize doğmasını saatlerce, günlerce hatta yıllarca beklersiniz. O ilham perisi geldiği zaman da bir gecede onlarca sayfa yazarsınız. Yorulmadan, sıkılmadan, dinlenmeden, uyumadan o aşkın aşkınlığını yaşarsınız. Yazmak; tarifi olmayan bir heyecan, mutluluk ve huzurdur. Bir şey üretmenin, bir işe yaradığını hissetmenin adıdır. Tohumları toprağa serpmenin ve onların filizlenmesini, yeşermesini beklemenin heyecanıdır. Yeryüzüne faydalı bir şey vermenin, insanların hayatına katkı sunmanın vermiş olduğu hazdır. Hiç tanımadığın, görmediğin insanlarla sohbet etmenin kendisidir. Kendini gerçekleştirmenin ve diğerlerinin kendini gerçekleştirmesine yardımcı olmanın en güzel yoludur. Yazmak aşktır, sevgidir.
En çok hangi tür kitapları okuyorsunuz ve hangi yazarları takip ediyorsunuz?
Hayat bir yolculuktur ve bu yolculuk her an başka bir yolculukla yer değiştirir. Bu yolculukların en güzeli ise bana göre kitapların içinden geçenidir. Çünkü barada kendinize ve diğer insanlara dair birçok şeyi keşfedersiniz. Kitap okumalarım daha çok kendi uzmanlık alanımla ilgilidir. İnsan hayatına pozitif dokunan kitaplardır. İnsanlığa katkı sunan, sorgulayan ve düşünen insanların çoğalması için hizmet eden her kaynağı okurum. Özelde hangi konular derseniz? Sağlık, spor, beslenme, hipnoz, nlp, kuantum, yoga, mindfullness, meditasyon, koçluk diyebilirim. Özelde takip ettiğim bir yazar yoktur. Hiçbir zaman hiç kimsenin hayranı olmadım. Ancak bana bir harf katkı sunan her insana minnet duyarım. Her ünlü ya da ünsüz insan sonuçta insandır ve her insandan öğrenilecek şeyler vardır. Ben birçok şeyi hastalarımdan ve danışanlarımdan öğrendim ve öğrenmeye devam ediyorum. Bazen sıradan bir insanın bir cümlesi bir yazarın on kitabından fazla katkı yapar. Her insanın hayatı mutlaka ki diğer insanların dokunuşlarıyla şekillenir. Bu anlamda kitapları aracılığıyla veya yüz yüze etkileşimde bulunduğum ve hayatıma pozitif dokunuş yapan tüm insanlara teşekkür ediyorum.
Yazmak başlı başına cesaret isteyen bir iştir. Yazmak isteyen ama nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için önerileriniz var mı?
Öncelikle yazmak istediği konuyu belirlemek gereklidir. Bu konu ise yine kişinin sevdiği, yaşadığı ya da yaşamak istediği bir alan olmalıdır. Bu alanda öncelikle çok okumuş ve okumaya devam ediyor olmak gereklidir. Kişi, hakim olduğu konuda yazmaya başladığında bilinçaltı akmaya başlıyor. Yeter ki parmaklar klavyeye dokunmaya başlasın, gerisi geliyor. Yazarın cesareti parmaklarının ucundadır.
Ülkemizdeki okuma oranları hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Gözlemleriniz doğrultusunda genç nesle bakış açınızı özetleyebilir misiniz?
Dijital dünyanın çağ atlaması ile birlikte tüm dünyada basılı kaynaklar terk edilmiş olsa da online kaynaklara yönelim artmıştır. Özelde bizim ülkemizde okuma oranları herkesin malumudur. Bu konuyla ilgili onlarca araştırma çeşitli düşük oranları ortaya koysa da bunlardan söz ederek vaktinizi almayacağım. Tek kelimeyle ‘’Okumuyoruz’’. Bizde okuma kültürü oluşmadı. Bu yeni neslin değil, aksine eski neslin sorunudur. Okumayan ebeveynlerin çocuklarına okumayı aşılaması düşünülemez. İlk okulumuz, eğitim yuvamız evimiz ve öğretmenlerimiz ise ebeveynlerimizdir. Bu okul bizi şekillendiriyor, bu okuldaki öğretmenler bilinçaltımızı şekillendiriyor. Bu konuda yeni nesle söyleyecek bir şey bulamıyorum. Ebeveynler çocukları için en büyük modellerdir. İyi bir nesil, donanımlı bir nesil istiyor, gurur duyacağı bir çocuk yetiştirmek istiyorlarsa öncelikle kendilerini yetiştirsinler.
Değerli Yusuf Bey, bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. En kısa zamanda yeni eserlerinizi de okuyabilmek dileğiyle…