Bizim yaş kuşağımız, “Karma Yatrımcılık ve Karma İşletmecilik“in ne olduğunu iyi bilenlerdendir. Günümüz halk yığınlarının anlayacağı açılımıyla da dillendireyim; devletin önderlik ettiği yatırımların yanı sıra özel girişime de izin verilen, hatta aka çıkılıp destek verilen bir gidişat… Akla gelen her alanda, var olan kaynakların değerlendirilmesinde, özel girişimin el atamadığı yerde devlet orada yerini alıyordu. Gelişmenin öncülüğünü devlet yapıyordu. Özel kesim de geliştikçe oralara el atmaya başlıyordu.
Bir daha öylesi bir dönemi yeniden görenimiz olur mu bilemiyorum.
Şimdiki yönetim, on altı yıldır, kendisinden önceki yönetim dönemlerince ortaya konulmuş işletmelerin, varlıkların satışıyla derin bir soluk aldığını sanırken yaşanılanların hiç de öyle olmadığını ve olamayacağını açık seçik görmekte.
Ülke özel girişimcileri, kendilerine daha iyi olanakların sunulduğu ülkelere işletmelerini ve paralarını götürürken geride bıraktıkları emekçi yığınlarını hiç umursamadılar. Hoş, ülkemizde etkinlik gösterenler, özel kesim önde gelenleri de kendilerine artı değer(!) yaratan emekçilerini gözetip kollamada hassas davrandıkları söylenemez.
Köylerde geçincemenin geleceğine umutla bakamayan halk yığınlarımız da çarpık gidişatın kurbanı olmaktan ne yazık ki yakalarını kurtaramadılar. Kentlerimizde, kasabalarımızda tel tel dökülüyorlar. O halk yığınlarımızın yarınlara değil günü kurtarmada büyük sıkıntı çektiklerini hiç kimse yadsıyamaz. Nüfus artış hızımız şimdilerde düşmüş olsa da geçmişimizdeki o artış oranı sorunları içinden çıkılamaz yapa gelmişti.
Ülke ödemeler dengesinin, öteden beri yalpalıyarak yol aldığı acı bir gerçek olarak karşımızda görünürken, şimdi sanki duvara toslamanın an meselesi olduğuyla yüzleşilmekte. İşini bitiremeyip ortalıktan yok olan mı, ödemelerini yapamayan mı, soluğunun yetmediğinin hukuki boyutunu duyuran mı, işyerini kapatan mı, onuruna yediremeyip canına kıyan mı… her çeşidi var. Gazetelerin kâğıt bulunamaması yüzünden basılamadığı günler bile yaşandı. Pek çok yayıncının çalışmayı bıraktığından söz ediliyor.
Mutfak yangın yeri olmuş durumda. Yönetimin ortaya koyduğu çözümlere aklı başında pek çok kişi şaşkınlıktan dudak bükmekte.
Kurtuluş reçeteleri arasında IMF’den bile söz edilnekte.
Nereden nereye! Dünün tu kaka edilen yaygın “Karma Yatırım ve İşletmeciliği” sanırım o kadar da eleştirişmeyi hak etmiyor olsa gerektir. Çünkü günümüz “Özel Grişimcileri” yaldızlarını çabuk dökmeye başladılar; sıkıntılarıbüyük. Küresel egemen güçlerin ne denli ağızları sulanıyordur acaba diye merak etmeden duramıyorum.
İşin gerçeğini kavramış bazılarımızın, benim, yukarıdaki açılımımı, az bularak, acı acı gülümseyip halk değişi ile, “Turpun büyüğü heybede(!)” diyeceklerini de sezer gibiyim.
Biz, yine de ülke gidişatı konusunda, iyi sezgi ve irdeleme uzgörüsüyle adından sıkça söz ettirerek, haklı bir üne kavuşmuş, kendileri bu dünyadan göçüp gitmiş olmaları nedeniyle “Işıklar içinde yatsın” dileğinde bulunmadan geçemeyeceğimiz, bazılarımızın nitelemesiyle dönek de denilen Çetin Altan‘ın değişiyle “Enseyi karartmadan” işimize gücümüze bakalım.
İyi haftalar…