14 Mayıs tarihinde yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinde CHP 4. sıra Muğla milletvekili adayı olan Gelecek Partisi Genel Başkan yardımcısı Selçuk Özdağ, Muğla’dan 5 milletvekili çıkaracaklarını iddia etti.
Seçim çalışmalarına Dalaman ilçe merkezinde ve civarında, Fethiye Belediye Başkanı Alim Karaca, CHP İlçe Başkanı Sezer Durmuş, Demokrat Parti ve DEVA Partisi ilçe yöneticileriyle beraber devam eden Selçuk Özdağ “Vatandaşlarımızı bir noktada uyarmak istiyorum. Bazı çevrelerin yürüttüğü “1 oy Kılıçdaroğlu’na, bir oy filanca partiye yaklaşımı çok tehlikeli. Böyle bir şey en çok AKP’ye sağlar. Bu da Meclis çoğunluğunu zaafiyete düşürür. Sayın Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olsa bile, Meclis’te çoğunluk bizde olmazsa devleti istediğimiz gibi yönetemeyiz. Oylar CHP’ye!” dedi.
Selçuk Özdağ yurttaşlar ile yaptığı sohbet toplantılarında “Bize ulaşan son anketlere göre, Muğla’da milletvekili dağılımı 5, 1, 1 olacak gibi görünüyor. Bir oy, bir oydur. Kemal Kılıçdaroğlu’na AKP seçmeninden de, MHP seçmeninden de, HDP seçmeninden de oy istiyoruz. Her bir oyun önemi çok büyük. Belki cumhurbaşkanını, belki iktidarı o atılacak tek bir oy belirleyecek. ” ifadelerini kullandı.
AKP’NİN VEKİLLİK TEKLİFİNİ ELİMİN TERSİYLE İTTİM
Selçuk Özdağ kendisinin Muğla’dan ve CHP’den aday gösterilmesine tepki gösteren bazı çevreler olduğuna değinerek şunları söyledi: Ben üç dönem milletvekilliği yaptım. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında 7 yıl cezaevinde yattım. Büyük Birlik Partisi’nde 17 yıl siyaset yaptım. Muhsin Yazıcıoğlu hayatını kaybettiğinde Yüksek İstişare Kurulu üyesiydim. AKP’de Genel Başkan yardımcılığı görevini yürüttüm. Demek istediğim, benim bu saatten sonra bir dönem daha milletvekili olmam ya da olmamam şahsen çok önemli değil.
AKP’den ayrılma sürecimde Sayın Cumhurbaşkanı benimle yaklaşık yarım saat konuştu ve AKP’de kalmam için beni ikna etmeye çalıştı. Sayın Davutoğlu’ndan uzak durmam halinde, bana Bakanlık teklif edildi. Manisa Büyükşehir Belediye başkan adaylığı teklif edildi. Hiçbirini kabul etmedim, elimin tersiyle ittim. 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nda başkan vekilliği yaptım. Komisyon’da devletin sırları önümden geldi geçti.
AKP’YE SALVO ATEŞİ
17-25 Aralık bir FETÖ darbesiydi. Sayın Davutoğlu ve bizler, o dönem hakkında şaibe bulunan isimlerin Yüce Divan’a gitmesini, iddialardan aklanıp gelmelerini istedik. O süreçte hakkında şaibe, iddia bulunanlar Yüce Divan’a gitmeliydi. Sayın Davutoğlu o dönem bu düşüncesini dile getirdi ve Sayın cumhurbaşkanı ile kopuşumuz o zaman başladı.
Genel Başkanımız Ahmet Davutoğlu, bir komisyonun siyasilerin mal varlığını araştırmasını, yolsuzlukla elde edilen varlıkların Hazine’ye devredilmesini teklif etmişti. Yaşayan tüm cumhurbaşkanlarının, başbakanların ve bütün bakanlarla ilgili araştırma komisyonu kurulmasını istemişti. Bu çalışma neticesinde açıklanamayacak bir mal varlığı ortaya çıkarsa Hazine’ye devredilsin, şehit yakınlarına, gazilere, yetimlere verilsin, kaynakları da savunma sanayisine aktarılsın demişti. AKP’nin üst yönetimi bu teklifimizden çok rahatsız oldu. Binali Yıldırım beni bu konuda bizzat aradı.
Ben doğru bir adamım, düzgün bir adamım. Manisalı köylü bir ailenin çocuğuyum. Çocukluğum çalışmakla geçti. Yıllar boyunca Muğla’da üniversitede hocalık yaptım. Ülkeme siyasette hizmet edemezsem, üniversitede hocalık yaparım, yine bu memlekete hizmete devam ederim.
MUHAFAZAKARLAR İNÖNÜ İLE BARIŞMALI
Güzel bir söz vardır: yol üstünde bağı olan ile yâri güzel olanın başı dertten kurtulmaz derler. Biz de öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki, dört bir yanımızda türlü tehditler ile karşı karşıyayız. Ama bu bağdan bizim iznimiz olmadan, hiçkimse bir salkım üzüm koparamaz. Bunun için bir olmalı, diri olmalı, birbirimize şucu bucu demeden sımsıkı sarılmalıyız.
Buradan bir söz de ülkemizin muhafazakar kesimine söylemek istiyorum. Avrupa II.Dünya Savaşı’nda inanılmaz yıkım yaşadı. Hepsi çok çalışarak bu yıkımın altından kalktılar ve hepsinin milli geliri savaşa girmememize rağmen bugün bizden yüksek. Ben tarihçiyim. Bizi II.Dünya Savaşı’na sokmayan İnönü’ye hepimiz minnet borçluyuz. Eğer bir de II.Dünya Savaşı macerasına girmiş olsaydık, bugün kim bilir ne hallerde olurduk. O yüzden artık muhafazakar kesimler İnönü ile barışmak zorundadır.
Bu güzel ülkede kişi devletine hayır! Parti devletine hayır! Mezhep devletine hayır! Irk devletine, cemaat devletine, tarikat devletine hayır! Sadece millet devletine evet!
Gerçek demokrasilerde zor kullanmak sadece devlete aittir, o bile yasalarla yapılır. Polis, jandarma kafasına göre hareket edemez. Eğer herhangi bir partide, yasalara aykırı davranışı tespit edilen kimse varsa, o kişi yasalar çerçevesinde cezalandırılır. Kişilerin yaptığı yasadışı eylemlerden dolayı parti kapatılmasına karşıyız.
Yaklaşık 1000 yıldır inanılmaz verimli bir coğrafya üzerinde olmamıza rağmen, son derece zengin topraklarımız, yeterli su kaynaklarımız olmasına rağmen çektiğimiz ekonomik bunca ekonomik sıkıntının tek bir açıklaması olabilir: Dürüst olmayan, liyakatsiz idareciler!
Sultan Süleyman sizsiniz. Mühür sizin elinizde. Eğer aynı partizanlıkları, aynı hataları biz yaparsak bizden de hesap sorun. Ben verdiğim sözleri tutmazsam, benden de hesap sorun. Gerekirse, 13. Cumhurbaşkanı Sayın Kılıçdaroğlu’ndan da hesap sorun. AKP’yi sizler oylarınızla getirdiniz, şimdi yine sizler oylarınızla götürün.
ALİM KARACA : İSİMLERİ TARTIŞACAK DURUMDA DEĞİLİZ
CHP’nin Muğla 4. sıra milletvekili adayı olan Prof. Selçuk Özdağ’ın çalışmalarına destek veren Fethiye Belediye Başkanı Alim Karaca ise; “ülkemizin içinde bulunduğu kritik süreçte hiçbir seçim bölgesinde isimler üzerinde durma lüksümüz yok. Kaldı ki; Sayın Selçuk Özdağ dopdolu bir akademisyen, son derece deneyimli bir milletvekili olarak Muğla siyasetine önemli katkı verecektir. Kendisinin parti ayrımı gözetmeksizin yaptığı çalışmalardan ve sahadaki enerjisinden etkilenmemek mümkün değil.
Seçim gününe çok az zaman kaldı. Hepimiz daha az uyuyacağız, ailemizle daha az vakit geçireceğiz, kendimize daha az vakit ayıracağız. Ama özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin aydınlık geleceği için bu seçim son şanstır. İlk hedefimiz; Sayın Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığına seçtirmek, Millet İttifakı bileşenlerinin katılımlarıyla yepyeni bir Bakanlar Kurulu kurmak, devleti yeniden liyakatli ellere teslim etmek, güçlendirilmiş parlamenter sistemi en kısa zamanda egemen kılmaktır.
Ben Atatürkçü, cumhuriyetçi, milliyetçi, vatansever bir kişiyim. Devletimin her zaman yanındayım, emrindeyim. Bazı çevreler Millet İttifakı’na çamur atıyorlar. 6’lı masa HDP ile ittifak içinde değildir. HDP seçmeni kime oy vereceğine kendisi karar verecektir. Bu, o yurttaşlarımızın en temel hakkıdır. Ama bugün devletimizin seçkin bir emniyet müdürünü, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı şehit eden HÜDA-PAR’ın kimin yanında yer aldığı herkesin malumudur. Habur’da kurulan seyyar mahkemeleri, Osman Öcalan’ın devletin televizyonuna çıkartılmasını, Oslo görüşmelerini, güneydoğudaki mülk amirlere verilen operasyonları durdurun emirlerini unutmadık.
Biz 14 Mayıs’ta savaşa gitmiyoruz. Demokratik bir genel seçime gidiyoruz. Bu seçimi de kırmadan, dökmeden, küstürmeden, ayrıştırmadan biz kazanacağız. Bundan hiç şüpheniz olmasın.
Dört yıldır Fethiye’de belediye başkanlığı yapıyorum. Seçilirken Fethiye’deki hemen hemen her 2 kişiden bir tanesi bize oy verdi. Ama biz tüm Fethiye’nin hizmetkarıyız. Bu süre zarfında bir tek kişiye memleketini, kime oy verdiğini, partisini, mezhebini, etnik kökenini sormadık. Aynısını Millet İttifakı yönetiminde Türkiye genelinde de göreceksiniz. AKP’nin yaptığı hukuksuzlukları, baskıları, ayrımcılığı biz Millet İttifakı olarak asla yapmayacağız.
Fethiye’de 4 yıldır yaptığımız hizmetler ortada. 35 bin aileye sosyal yardımda bulunduk. Bu 4 yılda, önceki 5 yılda yapılandan katbekat fazla yatırım yaptık. 400 kilometre yeraltı çalışması yapıldı. En son Fethiye’nin önümüzdeki onyıllarını kurtaracak ileri teknoloji biyolojik arıtma tesisini hizmete soktuk. Yaşlılarımıza aşevimizde yemek servisimiz var. Onlara evlerinde bakım hizmeti sunuyoruz, çarşı Pazar işlerini hallediyoruz. Yeni bebek sahibi olan ailelere destek oluyoruz. Halkevlerimizde çay hala sadece 1 liraya satılıyor. Tüm bunları AKP’nin türlü engellemelerine ve baskılarına rağmen yapıyoruz. İktidara geldiğimizde, Fethiye’yi ve Muğla’yı aydınlık yarınlar bekliyor.” ifadelerini kullandı.