Prof. Dr.Halil İnalcık & Prof.İlber Ortaylı.
Turizimle tanışmamızdan bu yana çok sık kullandığımız bir sözcük var; beğenilmek… Yıllarca kendimizi hep Avrupalıların gözünden görmeye çalışıp bir de geçer not aldık mı diye merak ettik. Onlar bizi beğendikçe mutlu olduk, onlar da mutlu olsunlar diye ne ikram edeceğimizi şaşırdık. Çünkü onlar bizim için müşteri değil konuktu ve bizde konuklara izzet-i ikram makbuldü. Zaman geçtikçe bu tarz değişti ama en ufak bir olumsuzlukta kendimizi yine onların gözüyle yargıladık. Deniz kirli mi, tekne turları gürültülü mü, her yer çöp mü dolu… İlk eleştiri cümlesi şu oldu; turistler bunları görse bir daha gelmez. Tamam gelmezler,fakat niye onların düşüncelerine öncelik verdik? Bizler, bu memleketin insanları olarak yaşadığımız yeri öncelikle niye kendimiz için güzelleştirmeye çalışmadık? Bunun nedenlerinden bir tanesini söyleyeyim; kendimizi sevmiyoruz ve başkaları bizi beğendikçe kendimizi değerli hissediyoruz. Bu duygu kişi bazında kaldığı zaman zararlı bir duygu değildir. Psikologla ya da ailenizin yardımıyla çözersiniz. Fakat milletçe bu duygudan muzdarip olunca iş çok tehlikeli boyutlara varır. Bunun sonunda tarihimizi de başkalarının anlattığı şekilde öğrenir, fabrika ayarlarımızı diğer ulusların eline veririz. Bu tehlikeli gidişe dur demenin yolu elbette eğitimden geçer. Kendi tarihçilerimizi yetiştirdiğimiz takdirde geçmişimizi doğru öğrenir, geleceğimizi daha iyi inşa ederiz. Tarihçi olmak ta her babayiğidin harcı değildir. Başına fes takmakla olmuyor o işler. İyi bir tarihçi öncelikle yabancı dillere de kendi dili gibi hakim olabilmeli,çapraz okuma yapabilmeli. Futbol takımı taraftarı gibi değil bilim adamı gibi davranmalı. -mış, miş..gibi rivayetlerle tarih anlatılmaz. Zira tarih insanların uyutulacağı bir masal değil, ders alınması gereken gerçeklerdir. Tarihini dizilere ve ordaki kurguların tümünü gerçek sananlara gülüp geçiyordum ama fesli bir takım adamları tarihçi diye ekranlarda görmeye dayanamıyorum. Bu insanları oraya kimlerin neden çıkardığı konusuna hiç değinmek istemiyorum. Gerçekten tarihini öğrenmek isteyenlere bu ülkenin aydınlık , gerçek tarihçilerinden ikisinden söz etmek istiyorum. İlki Prof. DR.Halil İnalcık, diğeri onun öğrencisi olan ve kendisine has üslubuyla fenomen haline gelen Prof.İlber Ortaylı.
Her ikisi de Kırım kökenli ailenin çocuklarıdır. Halil İnalcık 1916-2016 yılları arasında yaşamış asırlık bir çınarken, 1947 doğumlu İlber Ortaylı’ya Allah uzun ömür versin diyerek kısaca hayatından bahsetmek istiyorum;
“Ailesi 1949 yılında İstanbul’a taşınan İlber Ortaylı Atatürk Lisesi’nden 1965 yılında mezun oldu.Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (1969) ile Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirdi. Viyana Üniversitesi Slavistik ve Orientalistik Bölümü’nde öğrenim gördü. Chicago Üniversitesi’nde master çalışmasını Prof. Halil İnalcık ile yaptı. “Tanzimat Sonrası Mahalli İdareler” adlı tezi ile 1974 yılında doktor, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Alman Nüfuzu” adlı çalışmasıyla 1979 yılında doçent oldu. 1982 yılında devletin akademik politikalarına tepki olarak görevinden istifa etti.
Viyana, Berlin, Paris, Princeton, Moskova’da misafir profesör olarak ders verdi, Roma, Sofya, Cambridge, Oxford ve Tunus üniversitelerinde seminerler ve konferanslar verdi. Yerli ve yabancı bilimsel dergilerde Osmanlı tarihinin 16. ve 19. yüzyılı ve Rusya tarihiye ilgili makaleler yayınladı. 1989’da Türkiye’ye dönerek profesör oldu.
1989-2002 yılları arasında Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde İdare Tarihi Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapmış, 2002 yılında Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Tarihi anabilim dalı başkanı olmuştur.. İki yıl sonra da Bilkent Üniversitesi’ne konuk öğretim üyesi olarak görev yaptı. Galatasaray Üniversitesi Senato üyesidir. Ayrıca İlke Eğitim ve Sağlık Vakfı Kapadokya Meslek Yüksekokulu Mütevelli Heyeti üyesidir. Çeşitli televizyon kanallarında tarih üzerine programlar yaptı.
Topkapı Sarayı Müzesi’nin 2005-2012 yılları arasında başkanlığını yaptı. 2012 yılında yaş haddinden emekli oldu. Halen Milli Saraylar Bilim Kurulu Başkanı’dır.
İlber Ortaylı; Türkçe; ileri seviyede Almanca, Fransızca, İngilizce, İtalyanca ve Rusça; orta seviyede Kırım Tatarca, Slovakça, Romence, Sırpça, Hırvatça, Boşnakça, Arapça, Farsça, Latince, İbranice, Antik Yunanca ve Yunanca bilmektedir.”
Halil İnalcık’ın çocukluk yılları savaş ortamında geçti. Orta öğrenimini Ankara Gazi Muallim Mektebi’nde tamamlayan İnalcık Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nin ilk öğrencilerinden oldu.
“Yakınçağ Bölümü’nde, doktorasını da tamamladıktan sonra, 1942-1972 döneminde aynı fakültede öğretim üyesi oldu.1972’de Chicago Üniversitesi Tarih Bölümü’ne Osmanlı tarihi konusunda dersler vermek için davet edildi.1993’te Bilkent Üniversitesi’nden davet alıncaya dek Chicago Üniversitesi’nde görevini sürdürdü.Bu yıllar içinde başta Harvard olmak üzere dünyanın belli başlı Amerikan üniversitelerinde Osmanlı tarihi seminerleri düzenledi, Osmanlı tarihi alanında önde gelen bir çok akademisyenin hocası oldu.1973’teki Osmanlı İmparatorluğu – Klasik dönem (1300-1600) kitabından başlayarak uluslararası yayınevlerinde pek çok kitap yayımlandı.
Yurt içi ve dışında çeşitli üniversitelerden fahri doktora payeleri aldı. 1993 yılında Bilkent Üniversitesi’ne davet edilen İnalcık, burada Tarih bölümünü kurdu. Ayrıca İnalcık çok iyi düzeyde Osmanlı Türkçesi, iyi düzeyde; İngilizce, Fransızca, Almanca, orta düzeyde de; Arapça, Farsça ve İtalyanca bilmektedir. Dünyanın çeşitli üniversitelerinden çok sayıda fahri doktora tevcih edilen İnalcık, 20. yüzyıl sona ererken Cambridge Uluslararası Biyografi Merkezi tarafından dünyada sosyal bilimler alanında sayılı 2000 bilim adamı arasında gösterilmiştir.”
Bizi başkaları nasıl görüyor diye merak ederiz demiştim ya, bakın dünya Halil İnalcık’ı nasıl görüyor;
“ Bugün dünya üniversitelerinde Halil İnalcık okunuyor ve okutuluyor. Onu dar anlamda bir “tarihçi olarak düşünmek elbette yetersiz kalır. Bizzat tarih disiplinine şekil vermiş, kendi metodolojisini ve bilgi birikimini tarihçilik mesleğine kazandırmış bir kişi olarakİnalcık tarih çevrelerinin üzerinde uzlaştığı seçkin bir isimdir. İnalcık ekolüne mensup
yüzlerce öğrenci, sadece birincil kaynakları kullanma,belge ve arşivleri inceleme yönünden değil modern anlamda tarihe sosyo-ekonomik ve kültürel bir çok cepheden bakabilme becerisini ondan öğrenmiştir. Yeni kuşak tarihçiler Akdeniz, Osmanlı ve Balkan tarihi üzerindeki birçok yanlışın düzeltilmesini ona borçludur…”
Şimdi ülkemizdeki böyle değerli tarihçiler ve kitapları varken, onların kitaplarını okumak yerine televizyonlarda tükürük saça saça mış,miş diye konuşan adamların dediklerini tarih diye kabul edenlere ben ne diyeyim ? Tarihin bir bilim olduğunu, dedikoduyla değil yazılı belgelerle, araştırmayla tarihçi olunduğunu , doğru dürüst dil bilmeyenlerden tarihçi olmayacağını bir kere de ben bu sütunlarda anlatayım istedim. Bu değerli tarihçilerimizin eserlerinin isimleri buraya sığmadığı için yazamadım. Tarihimizle ilgili kitap okumayı düşünenlere tüm kitaplarını öneririm. Okumak zor gelenlere de İlber hocanın- deyim yerindeyse -zaman zaman ayar verdiği , esprili söyleşilerini izlemelerini tavsiye ediyorum.
Bu haftaki yazım kamu spotu gibi oldu ama galiba iyi oldu.
Hoşça kalın.
Gündelik Yaşantıdan;
Çapraz Okuma: Özü itibarıyla bir bilgiyi birden fazla kaynaktan almaktır diyebiliriz. Bir bilgiyi güvenilir bulduğunuz birkaç kaynaktan farklı açılardan aldığınızda ortaya çıkan ortak noktalar bilginin en doğru noktası olacaktır.
Türkçesi Var
Konstrüksiyon: Yapı , yapım
Dejenerasyon: Yozlaşma, soysuzlaşma
1648 Söylencesi-Bennus Teschke
Can Yayınları- Tarih
30 TL- 416 sayfa
Bir Kaçak Kölenin Biyografisi-Miguel Barnet
Yazılama Yayınevi-Roman
20 TL- 220 sayfa
Din Üzerine Üç Deneme-John Stuart Mill
Pinhan Yayıncılıkı- İnceleme
27 TL -272 sayfa
Dijital Savaşlar-Charles Arthur
İş Bankası Yayınları- İş Dünyası
32 TL- 392 sayfa
Fetö Ana Dava İddianamesi-Muhammet Gömük
Kaynak Yayınları- Güncel Siyaset
44 TL -892 sayfa
Fincandaki Fırtına-Helen Czerski
Domingo Yayınevi-Popüler Bilim
24 TL-304 sayfa
Geçmiş Olsun-Birol Tezcan
İthaki Yayınları- Öykü
15 TL -208 sayfa
İbrahim’in Çocukları-Kelly James Clark
Destek Yayınları-İnceleme
28 TL-440 sayfa
Kuş Kapanı ve Dönüşüm-Stefan Zweig
Mavi Çatı Yayınları- Roman
6 TL- 86 sayfa
Lord Jim-Joseph Conrad
İş Bankası Yayınları-Klasikler
20 TL- 408 sayfa