SINAVLARDA KAYGI DÜZEYİNİ AZALTMAK
Hakan BİROL
Sınav tarihleri yaklaştıkça kafalarda deli sorular çoğalmaya başlıyor. Daha doğrusu sorulardan ziyade kaygı düzeyi yükselten anormal düşünceler. Ne gibi şeyler bunlar: “Ya yapamazsam! Hiçbir şey bilmediğimi hissediyorum. Yanlışlarım bir türlü azalmıyor. Ya sınavda da aynı yanlışları çıkartırsam!..” Bunlar gibi onlarca kaygı düzeyini yükselten telaş sorular tavan yapar. Peki, çözüm nedir?
İlk önce rahat olmanız lazım. Hemen itiraz etmeyin. Eminim öyle rahat ol demekle rahat olunmuyor cümlesini kurmuşsunuz. Hazır cevap olmanıza gerek yok. Unutmayın bu sadece bir sınav, dünyanın sonu değil! Anlamanız gereken en önemli nokta burada. Gireceğiniz sınavın hayatınıza yöne vereceğini elbette biliyorum. Fakat kaybettiğinizde dünyanın sonu gelmişçesine davranmanızın size hiçbir faydası olmayacak. Birçok öğrenci arkadaşım sınavın sonundaki kötü son ile daha sana girmeden yüzleşmeye çalışıyor. Unutmayın neye daha çok odaklanırsanız onu yaşarsınız. O yüzden sınavın iyi geçmesi için pozitif yönlü düşüncelere ihtiyacımız var.
Sınavın adı her ne olursa olsun: LGS, TYT, AYT, YKS, KPSS, TUS, ALES, DGS… Daha saymamı ister misiniz? Bu sınavlardaki ortak nokta önceden de belirttiğim gibi hayatınıza bir şekilde yön veriyor. Unutmayın sadece bir araç. Sınavı amaç haline getirdiğimiz andan itibaren yanlış davranışlar sergilemeye başlarız. O bizim hedefimize giden yolda bize yardımcı bir basamak. İşte bu sınav maratonu yaklaştıkça kafalardaki soru işaretleri o kadar çoğalıyor ki öğrenci arkadaşlarım bu sorulara konsantre olmaktan ders çalışmaya vakit bulamıyor. Kaygı düzeyini arttıran düşüncelere ve bunlardan nasıl kurtulacağımızı bir inceleyelim.
Sınav yaklaştıkça her şeyi unutuyorum!
Sınav yaklaştıkça hiçbir şeyi unutmuyorsun sadece sen öyle hissediyorsun. Sınav anının yaklaşmasının vermiş olduğu heyecanın etkisi bu. Aylardır çalıştığın şeyleri bir an da nasıl unutabilirsin? Bana bunun izahını yapmanı istiyorum! Yok çünkü bunun açıklaması. Bu, senin kendi kendine uydurduğun bir şey. Unutma ki konuları ciddi anlamda çalışarak öğrendiysen unutacağın herhangi bir şey de mevcut değil. Bilgi eksikliğinden kaynaklı hatalar yaparsan belki onlar senin doğru yapmanı engelleyebilir. Onun dışında bir eksiğin olmadığı için çalışmaya devam et.
Ya bu sene çok zor sorular gelirse? Geçen sene çok kolay sordular bu sene zor soracaklar!
Bu bilgiyi de nereden duyduysan istihbaratın iyi çalışıyor demektir. Öğrenciliği derhal bırakıp ajanlık vs işlerine girebilirsin. Soruların ne kadar zorlukta olduğunu o soruları hazırlayanlar dışında hiç kimse bilmezken sen nasıl böyle bir kanıya vardın bravo doğrusu sana! Ayakta alkışlıyorum seni. Bana bunun mantıklı bir açıklamasını yapman için zor ve kolayın tanımını yapman gerekiyor. Kime göre zor kime göre kolay? Geçmiş yıllarda sınava giren arkadaşlarımızın hepsi o dönemdeki soruların orta düzeyde standart seviyede olduğunu söylüyor. Aynı dönem sınava girmiş olan ders çalışmayı sevmeyen arkadaşlarımız ise soruların çok zor olduğunu iddia ediyordu. Evet, söz sırası şimdi sende: Kime göre kolay kime göre zor? Elbette eleyici dediğimiz soru tiplerinden sorulacak. Ona göre bir sıralama oluşturulması lazım. Herkesin yapacağın soru tiplerinin çok fazla olması belli netlerde yığılmaya sebep olur ki bu yüzden eleyici soru tipleri burada devreye giriyor. Sen çalıştıktan sonra unutma ki “zor” denilen şey üç harften ibarettir.
Yanlışlarım bir türlü düşmüyor. Yine kazanamayacağım!
Kaygı tipinin en yaygın görülenlerinden bir tanesidir bu. Sürekli yanlışlara odaklanarak negatif düşünceleri besleyen berbat bir cümle kalıbıdır. Yanlış yapmanız gayet doğal. Bu, sizin eksik olduğunuz konuları gösterir. Yapamadığınız soru tiplerinin varlığının en büyük delilidir. Soru bankalarında ve deneme sınavlarında yaptığınız yanlışlar kendinizi düzeltmeniz için size verilmiş birer fırsattır. Onları sizin modunuzu düşüren şeyler olarak görmeniz hiçbir işe yaramaz. O yüzden toparlanın ve eksik olduğunuz soru tiplerini öğrenmeye çalışın.
Çok gereksiz ve saçma şeyler öğreniyorum. Bunları nerede kullanacağım!
Öğrendiğin her şeyi hayatın içinde birebir kullanmana gerek yok. Örneğin Türkçe dersinde öğrendiğin fiillerde çatı konusunu düşünelim. Konuşurken acaba burada hangi yapıdaki çatılı fiili kullandım diye analiz etmiyorsun. Matematik dersinde gördüğün köklü sayılar konusunu da ekmek alırken elbette kullanmayacaksın. Her şeyin sana temeli öğretiliyor. Yani önbilgisel olarak hazır hale geliyorsun. Genel bilgi düzeyin yükseltilerek beynini daha işlevsel bir şekilde kullanmaya başlıyorsun. Olaylara tek pencereden bakmayı bırak. Ne demiştik: “Sınav sadece bir araç. Amaç değil!” O yüzden kazanman gereken yer her neresi ise onun için bu bilgileri iyi bir şekilde öğrenmeye bak.
Çok fazla konu var. Hangi birine çalışayım!
Bu kadar çok konunun sadece sana sorulacağını mı zannediyorsun? Herkes bütün konulardan sorumlu. Sadece sen çalışmıyorsun. İyi olan kazanacak! Hedefine ulaşmak isteyen daha çok çalışacak ve bütün konuları en iyi şekilde öğrenecek. Çok fazla konu bir bahane olamaz. Bunun senin kaygı düzeyini arttırmasına izin verme!
Sınava hazırlanmak için yeterli zamanım yok!
Bunun hakkında yorum yapmak için senin nelerle uğraştığını bilmem gerekiyor. İhtimaller dâhilinde değerlendirelim. Ortaokul veya lise öğrencisi isen mesleğinin gereği olan öğrenciliği yerine getirmen için yeterli zamanım yok kocaman bir bahanedir. Bunun başka bir açıklaması yok. Ama herhangi bir yerlerde çalışıyorsan yani yardım etmek zorunda olduğun bir şeyler varsa bu durumda sen haklısın. Ama yine de zorlukların üstünden gelip çalışırsan başaramayacağın şey yoktur. İçinde bulunduğun zor şartları hayalindeki sınavı kazanarak bir nebze aşabilirsin. Sana yeni kapılar açılabilir. O yüzden seçim yine sana kalmış. Üniversite öğrencisi veya mezun isen bütün zorluklara göğüs gererek sınavlara hazırlanman gerektiği düşüncesindeyim. Tabi sınav senin için önemli bir unsur ise hazırlanmalısın. Eğer başka planların varsa bu durumda sınavın bir önemi kalmaz. Genel olarak değerlendirdiğimizde sınava hazırlanmak için zamanın verimli bir şekilde kullanılması yine bize kalıyor.
Daha birçok kaygı ve bahane üretebiliriz. En genel olarak karşımıza çıkanları bu şekildedir. İlk önce çözüm odaklı yaklaşmalıyız. Kaygının veya olumsuz düşüncenin temeli ne ise ona uygun bir araç ile hareket etmeliyiz. Kişi yapabileceğinin en iyisini yapmak için uğraşmalı. Her zaman tekrarlıyorum: Dünyanın sonu değil, telafisi elbette var. Bu sınavın sonucunun olumsuz olması ile her şeyde başarısız olacağı anlamına gelmiyor. Yeterli zamanın yok diyenler için zaman yönetimi planlaması yapılmalı. Konuların yetişmeyeceğini düşünenler için öncelik konu listesi hazırlanıp yeterli düzeyde puan alması için uğraşılmalı. Sınav sonucunun bize göstereceği şey hazırlandığınız işe ne kadar ciddiyetle yaklaştığınızın belgesidir. Buradan başarısız olmanız beceriksiz veya tembel olduğumuzu ifade etmez. Bu geribildirim sonucu daha dikkatli çalışmamız gerektiğini öğreniriz.
Başaracağına inanan kimse için kaygılar ve endişeler üzerine çıkılıp yükselinecek birer basamaktan ibarettir. İnanmayanlar için ise ilk basamaktan düşülecekte bir merdivenden başka bir şey değildir. Neye inanırsanız onu yaşarsınız
!