GAZETECİ TOPLULUĞUMUZ HİÇ DE AZ DEĞİL
Belediye’mizin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü etkinliğine çağrılıydım. Ben de katılımcı olmayı yeğledim.
Çağrıyı Halkevi’nde arkadaşlarla söyleşi ortamındayken almıştım. Aklımda tutup o akşamki etkiniği kaçırmamaya bakmıştım. Bir başka kurumun aynı doğrultudaki etkinliğinde ise yoktum. Ya bana ulaşamamışlardı, ya da ben onların listelerinde bulunmuyordum. Her ne ise işte.
Belediye Başkanlığı’mızın etkinliğini önemsemiştim.
O akşam hazırlanıp zamanlıca çıktığımı düşümdüm ise de, yine azda olsa gecikmiştim. Anılan yerin neresi olduğunu kestirmiş olmakla birlikte yine sorup etmeden yola çıkmak istememiştim. Aracımı önce Esnaf Hastanesi önüne park edip sonrasında yeri sorup öğrendiğimde yakın yere gitmeğe baktım. Yine geride bir yere çekip bırakarak hareket edince ilgili yerdeki etkinliğe herkesten sonra katılabilmiştim. Neyseki bildik, tanıdık kişilerin yanında çene çalabileceğim düzende oturup yerleşebilmiştim.
Ortama baktım; hatta bir ara kalkıp gelen katılımcıları şöyle bir göreyim, hem de merhabalaşayım diyerek aralarda dolaştım. Girişte uzun bir oturma düzeni kurulmuştu. Başkan ve çalışma arkadaşlarından bazıları oradaydı. Üçü de benim karşımdaydıar. Dip köşede bir başka oturma düzeni oluşturulmuştu. Bizim oturma düzemize paralel konumda da, ortada yine bir oturma düzenimiz daha bulunuyordu. Bütün bu ayrıntıya değiniyorum; o da şundan: Fethiye Gazetecileri olarak bayağı bir kalabalık aileymişiz. Bu tabloyu daha önce de bir kahvaltıda da görmüşlüğüm var.
Sözü şuraya getireceğim, bu kadar yazarı çizeri, habercisi, yorumcusu olan bir yerde; çevre, siyasî parti örgütleri, devlet kurum-kuruluşları, kentleşme, ulaşım, turizm, ticaret boyutu; gördüğümüz, tanık olduğumuz oran ve ölçüde ağır aksak yürütülüyor olabilir mi? Olabiliyorsa ya biz etkisiziz, ya işimizi doğru dürüst yapmıyoruz, ya da yapmaya çalışıyorsak da ‘Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!’ türünden, eh işte öylesi bir tablo sergiliyoruz demektir. İster beğenin, ister beğenmeyin ben bu kanıya vardım.
Bir çeyrek zaman dilimidir bu alanda yazılar döşemekteyim. Ulusal nitelikte, dört ayrı konuyu ele aldığım yazın çalışmalarımı da bastırtıp yayınlatmış biriyimdir. Yerel ölçekte yazılar döşeyip o alana omuz vermekteyim.
Her ne alana el atmışsam da sonuç almaya odaklanırım; havanda su dövmekle işim olmaz. O boyutta birkaç örnek de sıralayıp vermek isterim ki değinmem havada kalmasın.
Memlekette de yerelde yazılar döşüyorum. İlçe dışında hızla bir mahallemiz oluşmuştu. Anayol üzeri bağlantısında yayalar için bir önlem yoktu. Ara da bayağı açıktı. Yıllar hızla ilerlemişti. Birgün konuyu ele alan bir yazı döşeyiverdim. Belediye tez zamnda büyük bir çalışma başlatıp güvenli yaya kaldırımını bitirdiler.
Burada da büyük oğlum liseye gidiyordu. Okul Aile Birliği Toplantısı var, denildi. Gittim. Sınıfların önünden geçerken baktım ki tüm kapıların altları tekmelenmiş olduklarından delinmişlerdi. Müdüre konuyu açtım. Hemen bir marangozla iletişime geçtiler!
Muğla Makası’ndan ötede Karaçulha sınırları içinde, bölünmüş yolun ortasında, bel yüksekliğinde uzun uzadıya sanki bir havuz görünümlü ham beton yapı aylardır ortalıkta durdu. Bazı yerleri fayans döşenmeye başlanmıştı. Dedim hiç hoş değil, araçlar için çekince yaratıyor. Sonrasında elbet yıkıldı.
İlçemiz önde gelenleri çeşitli dev turizm segilerine katılırlar. İyi hoş da, hele o Kaymakamlık yapısına dışarıdan bir bakar mısınız; her bir yanı salkım saçak kablo diye yazmıştım. O yazım sonrası bütün çirkinliğin önü alındı.
Konutlarımızın olduğu mıntıkada yollarımız her bir yağmur sonrası göller oluşuyor, bizler de hoplaya, zıplaya gölleşmelerin ötesine geçiyorduk. Komşularımız benim gazeteci kimlğime, partili oluşuma dokundurmada bulununca, ben de ilgili yere ulaşıp sorunu kayıt altına aldırdım. İlgili kurum çalışanları köklü bir çözüm getirdiler; altı köşeye mazgal döşeyip suların anında ortalıktan çekilmesini sağladılar.
Meslek Lise Okul Aile Birliği Başkanlığı’nda bulundum. Karaçulha öğrencileri sabahları derslerine hep geç kalıyorlarmış. Belediye Başkanı’mıza çıkıp sorunu dile getirdik; iş çözüldü.
Ben, sorun dile getiren her bir kimseye, ilgililere ulaşmalarını öneriyor ve telefon numaralrını da veriyorum.
Emek Konutları’ndan bir eğitimci arkadaşım yazın ortaya çıkan dehşet bir kokuyu diline dolayıp duruyordu. Kendilerine ilgililerin telefonunu verdim. Yanımda ilgililere derdini anlatmıştı. Gelip soruna el atmışlar.
Daha birçok örnek sıralayabilirim.
Anılan etkinlik akşamında, Başkan, Belediye ile igili uzun, ayrıntılı açıklamalarda bulundular. Belediye olarak borçlu olmadıklarını dile getirdiler. Bütçe büyüklük oranı olarak da geçmiş yıllarla kıyas kabul edilmez boyutta olduklarını belirttiler.
Başkan, engellenme, yıpratılma, baskı altında tutulma, çıkar sağlama aşamaları konusunda oldukça dolu olduğunu sözlerine eklemeden geçemediler. Ben erken ayrılmıştım. Benden sonra ise, birbiri ardınca kadehler boşaltan içimizden birinin, o kafayla Başkan’a çalışma arkadaşıyla ilgili yersiz sorular yöneltmiş olduğu bilgisi de bana geldi.
Bizim edindiğimiz bilgilere göre, Başkan’ın Muğla İlçe Belediyeleri arasında sürekli öne çıkan nitelikte oluşu da var. Bu da hem başkan için, hem de biz ilçe halkı için oldukça önemli olsa gerek.
Herkese iyi haftalar…