DEVLET İŞLETMESİ İÇİNDE GİZLİ KAPAKLIKLI İŞLER
Akçeli işler söz konusu olduğunda işin ticarî bir yönü, yanı hemen akla gelecektir. Ülke halklarının önemli orandaki sayısal kitle katmanlarından biri de geçimini o yolla sağlar; işin o kadarlık anlaşılır, hiç de şaşırtıcı olmayan, kabul görmüş bir yanı vardır. İşleyişin öylesine olduğu bir gidişatı da hepimiz az ve yaya çok biliriz.
İyi, hoş da, işin bir de memleket davasına adanmışlık yönünün o alanda çıkar ilişkisi için kullanılması ise, yenilir yutulur yanı olmayan haksız kazanç boyutu niteliği açığa çıktığında ise, o taraklarda hiç bezi bulunmamış, pek çoğumuz yüz düşürüp bozum olmadan duramamışızdır.
İşte o akçeli işlerde tez palazlanıp çıkıverme ille de o tür bir ilişkiler ağıyla gerçekleşir. O tür hareketlerin de bilinmeyen gizli kapaklı dümenleri vardır. Belli sayıda satılmış ilgili kişiler dışında olayın iç yüzü bilinmez; çoğu kez sır olarak kalır; ortalığa bilgi olarak sızması yıllar alır.
Benim, “Gözleri Alan Yamaçtaki Kar Işıltılarında(*)” adını taşıyan, geniş kapsamlı, derinlikli çalışmam da, ilgili kurumumdaki danışıklı dövüşlü bir o haksız kazanç sağlama olayının, ülkenin amiral gemisi niteliğindeki çok satan basın kuruluşuna sızdırılıp açık edilerek yayımlanmasına bir göndermede bulunur; kurum çalışanları arasında o nedenle yer ve makam değişikliğine zorunlu olarak gidildiğine değinilerek öylesi giriş yapılır.
Bizim Orman İşletme Müdürlükleri’mizdeki ve üst kurumlarımızdaki atama, yükselme işlerimiz de o tv.lerde canlı izleme konusunda çok kişiyi ekran karşısına çeken takım oyunlarındaki karşılaşmalarda olduğu gibi aynı türlü ayak oyunları döner… Değil mi ki ön almak için üstün bir çaba gerekir; işte o tüm mertçe, kalleşçe, yiğitçe, yavşakça, yaltakça, dalkavukça hareketlerden örnekler sıklıkla yaşanır.
RTE’nin ilçemize gelip konuşma yapacağı gün, gürültülü, patırtılı alçak uçuş yapan hava araçları, üstümüzde, önceki eş görev yapmış devlet insanlarının geliş gidişleriyle kıyaslanamayacak denli cakalı, gösterişli bir tavırla dolaşmaya çıktığı saatlere yakın, memleketten, eski bir arkadaşım telefonla aradılar. Yazın başında gidip de üç ay kaldığımız memlekette kendisiyle rast gelmemize karşın uzun uzun pek konuşamamıştık. Aradığı saat ise, bende biraz ilgi uyandırmadı değil hani(!). Kendisi yurt dışı görev de yapmış, çifte maaş almışlardan biri de olmuştu. İçki, masa başı oyunu, gezme tozma, yeme içme türü masraflı huyları da olmayınca, birikim üstüne birikim yapmış; şimdilerde de konut yap sat işlerinden elindekini daha da katlamıştı.
Dünya görüşü olarak da, ülmemizde gidişatı sandıkta belirlemede de aynı düşüncelerde değilizdir. O gençliğinde uç sağda yer almış, bense o boyuta bulaşıp ilişmemeye bakmıştım.
Bizim o telefon konuşmamız sürmüş de sürmüştü. İki eski arkadaşın konuşması öyle iki dakikada başlayıp biter mi? Güncel konulara ve de eski yaşanmışlıklara girmeden edemedik elbet.
Geçen hafta değindiğim o memleketimdeki depolama yöntemli doğalgaz kullanımı konusunda da ileri geri konuşarak deşeleyiverdik.
Arkadaşım sonuçta benim gibi materyalist düşüncede değil; inançlı biri. Sağcı denilen kişilerden olsa da o sözün kastına pek pabuç bırakmayı doğru bulmuyor. Sağcı demek de, solcu demek de ona göre kişileri tanımlamaya yetmeyen özellikler olduğunda üsteliyor. Ben de sandığa gittiğinde nasıl hareket edeceğini tanımlar diyorum. O da, kişiyi tanımlayan asıl özellikleri, sıralayıveriyor; doğruluk, dürüstlük gibi nitelemelere değiniveriyor ki doğru söylüyor. Arkasından da hem kendisinden, hem de benden siyasetçi olamayacağına sözü getiriyor. O boyutta da çelişiyoruz.
İlerleyen konuşmamızda, bir zamanlar bazı bankaların hortumlanarak içlerinin boşaltılmasında olduğu gibi bazı kamu işletmelerinde de benzer hareketlerin yaşandığından çarpıcı bir örnek de veriyor. Önce kişiselleştirdiği o örneğindeki adı açık etmezken, sözü edile kişiyi benim de iyi tanıdığımdan hareketle sonunda açık da ediveriyor. O söz konusu kişinin siyasî nüfuzunu kullanarak bir kamu kurumumuzun sıradan ihalesinde mal alımının öyküsünü anlatıveriyor. Adı anılan kişi açık ihaleden alım gerçektirme aşamasında satışın gününü aksatmış. O tarihte elinde epey bir parası olan birisi de, parasının değerini koruma derdine düşünce, tanıdıklarının öğütlerini dinleyip mala para yatırma yoluna aklı yatmış. O günü akasamış malları alması ona önerilmiş. O da satışını yaptırıp almış.
Burası önemli(!). Hemen peşi sıra bu kez günü aksatan nüfuzlu kişi burun ayrımı ile tam yetiştim dese de, iş işten geçmiş. İki kamyonluk mal çıkışı satışı yaptırtan kişi işi bağlamış. Meğerse o kamu kurumunda hazırlanan mallar satışa en düşük nitelik ile hazırlanmış görünüm altında en nitelikli ürün olarak danışıklı dövüşlü sözde işin kılıfına uydurulmuşmuş. İşin iç yüzünü bilen kişiler hemen devreye girip satış yaptırtan kişiye mal bedelinin iki, üç katını ödemeyi önerme yoluna gitmişler ve daha işlenmemiş malı almışlar. Malın hazırlatılmasında başat oyun kurucu ilgili kişi ise, aşırı sağ siyasetçidir; bizim o tanıdıklarımızdan; ilçenin önde gelenlerinden olurlar ve artık o yaşamayan birileridir(!).
Haksız kazanç edinmenin nice yolları vardır. Bu da bizim tanıdığımız çevreden birilerinin çarpıcı bir örnek öyküsüdür.
Umarım sizler için de bilgilendirici olmuşumdur.
Herkese iyi haftalar…
_________________
NOT: Hasta olduğu bilgisini edindiğimiz eski CHP İlçe Başkanı ve eski milletvekilimiz A.Cumhur Yaka’ya geçmiş olsun der, tez
sağlığına kavuşmalarını dileriz.
(*) Gözleri Alan Yamaçtaki Kar Işıltılarında /Davut . Fen/ 558 Sayfa/E yayınları/2011 Baskısı/İstanbul