KARLA BULUŞMAK
Ocak ayının ikinci haftasına denk gelen pazar günü Nif-Arpacık mahallemize gittik. Aklımızda açıkça karla buluşmak vardı. Yontucu büyük oğlum da pazar günleri kendine izin verip kız arkadaşıyla birlikte bizimle gelmeyi kabul ettiklerinde, soğuktan gözü korkan eşim, yakınmayı bıraktı; hep birlikte aracımıza atlayıp yola çıktık.
Aslında bizim asıl amacımız, Nif-Arpacık’ın mahallesi olan Gedre’de yeni tuttuğumuz yere gitmek. Orasının baharda da, güz mevsiminde de vazgeçilmezi olan ısınma sorununu çözmek için yanımıza aldığımız sobayı da yanımızda götürdük ki, onu orada kurup sonrasında da ısıttığımız oda ortamında yeni tuttuğumuz yerin havasını yaşayabilelim istedik. Yiyip içmek yine ayrı.
Orada yeni tanıştığımız kişilerden önceden haberleşip yol durumunu öğreniyoruz. Yoksa onca karın yağdığı yerlere de körü körüne gitmeyeceğimiz bellidir. Telefonla görüştüğümüz kişiler, yolun çalıştığını belirtince biz de öylelikle hareket ettik. Yine de zorlanacağımız bir bölümün olduğunun bilincindeydik. Yolun öyle bir yeri var ki, özenli davranmak gerekiyor. Ben de o bilinçle hareket etmekten yanaydım.
Üzümlü’yü geçip gittik. İncir Köy başında zaten yol güneşi gördüğünden hiç sıkıntı yoktu. Oradan sonra Bekir Beli’ne doğru yükselmeye başlayınca, onca yağdığını bildiğimiz karla karşılaşıverdik. Oralardan geçip gelen bazı araçların kaputlarının üzerinde kardan adamları da görüyorduk. 1.050 Rakımlı Bekir Beli’ne yönelirken, o, denizin görünüverdiği dönemeç sonrası, bir de baktık ki, yolun her iki kıyısı da durup park etmiş araçlardan geçilmez olmuştu. Daha da ilerledikçe o tabloda araç sayısı tümden artmış bir haldeydi. Araçlardan inen pek çok kişi, aile bireyleri yerde karla buluşuyor, coşkuyla oyuna dalıyordu. Yolun ıslaklığını hesaba katarak her iki yanda da sıra sıra durmuş araçlara değmemeye çalışarak ilerdik.
Sanırsınız, tüm Fethiye halkı, söz birliği etmişçesine, kendilerini kar buluşmasına vermişti. Heyecanlı, coşkulu bir halk yığını neşe içinde karın keyfini çıkartmaya koyulmuştu. Nif’e varıncaya kadar o taplo da hiç değişmemişti. Evlerinden çıkmayan Fethiyeliler eğlenceyi kaçırmış olmalıydılar.
Biz yolumuza gittik. Nif’ten sonra da yol açıktı; zaten haberini alarak yola çıkmıştık. Çalışan yolun dışında çevre karla örtülüydü. Beyaz renk egemen konumundaydı. Nif’ten sonra o sözünü ettiğimiz mahallenin gömütünün de bulunduğu yol boyunda, hem inişte hem oradan çıkışta, özenli olarak hareket ettik. Aracı en küçük vitesle götürmeyi yeğledim. Gömütün yer aldığı kuytu çukurluğun sonrası birden açığa çıkılıveriyordu.
İşte gözümüzün gönlümüzün de açıldığı yer oralarıydı. Hoş bir tablo gözler önüne seriliyordu. Çal Dağı, ardı arkasına yağan karla ak duvaklı bir gelin görünüme bürünmüştü.
Geçen haftaki yazımda sözünü ettiğim “Doktor Jivago” adlı romanın, öne çıkan bir bölümünde, roman kahramanlarının, karmaşa içindeki ülkenin başketinden, bir yolunu bularak çıkıp uzun bir tren yolculuğu ile bin bir güçlük içinde ancak ulaşabildikleri, ıssızlığın ortasındaki karlara bürünmüş çiftlik olan “Varikino” adlı yer aklıma gelmedi değil.
Fethiye’de bazı yerlere ilgi duyup göz diktiğim olmuştu ama hiç bir yer, beni, burası kadar etkilememişti. Burası beni, deyim yerindeyse, sözcüğün tüm anlamıyla büyülemişti. Bir de kiralık olarak tutabilme olanağı bulunca çok mutlu olmuştuk. İleride burada yaşayacağımız ilginçliklerden de elbette söz ederim. Bu kez yazdıklarım bir giriş olsun. Daha önce de ad vermeden söz etmiştim(*).
Tuttuğumuz yerde ev sahipleriyle de buluştuk. Soba kurup ısındık. Yiyeceklerimizi yedik. Çevrede yürüyüş yaptık.
Geldiğimiz yol ayaza çekmeden dönelim dedik demesine de, o, gelirken gördüğümüz kar buluşmasına gelmiş Fethiyelileri Nif çıkışı sonrası göremeyince şaşırdık; ne çabuk çekilip gitmişler, dedik.
Oysa gerçek hiç de sandığımız gibi değilmiş; bir dönemeçte bütün onları önümüzde yolda bulduk. Aynı yönde iki sıra olmuşlardı. Geniş yolda aynı yönde üçüncü sıra bile oluştu; ben de peşlerine takıldım. Ne var ki sıra ilerlemiyordu. Kimse de duraklamanın neden olduğunu bilmiyordu. Üç çeyrek saatimiz, yavaş ilerleyen sıra ardında geçip gitmişti.
Öğrendik ki, yola çıkan Jandarma, kayganlaşan o meyilli ve dönemeçli yolda olası kazalar için önlem almış; araçları denetimli olarak salıyordu. Kendi haline bırakılacak sürücüler belki de onların düşündüğü gibi sıkıntılı durumlara düşeceklerdi.
Karla buluşmak güzel de olası kazalar için önlem de zorunlu. Biz de o alınmış önleme rast gelmiştik.
İyi haftalar.
_____________
Not: Belediye Başkanlığı’mızın 13 Ocak sabahı, Kordon Matisse‘de düzenlemiş olduğu “ Basın Çalışanları ve Köşe Yazarları Kahvaltısı” için hoşnutluğumu belirtiyor, bu buluşmaların arkasının da getirilmesini diliyorum.
(*) Kırsalın Büyüsü