Kadına Şiddete Dur Eylemine Eleştiri
Cumartesi Günü “Kadına Şiddete Dur” demek için yapılan eyleme katılan sivil toplum örgütleri ortak basın açıklaması düzenledi.
Fethiye Belediyesi Kadın Meclisi, Türk Kadınlar Birliği, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Mavi Kuş Derneği üyelerinin yaptığı basın açıklamasında; “27 Haziran 2015 Cumartesi günü, Muğla Kent Konseyi Kadın Meclisleri Birliği’nin daveti üzerine, “Kadına Şiddete Dur” demek için Fethiye Kadın Meclisi öncülüğünde, Demokratik Kitle Örgütleri; Türk Kadınlar Birliği, Cumhuriyet Kadınlar Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Mavi Kuş Derneği olarak bu eyleme destek vermek için Muğla’ya gittik. Demokratik kitle Örgütleri üyeleri olarak kendi flama ve formalarımızla aynı zamanda Mustafa Kemal ATATÜRK resimleri ve Ulusal bayraklarımızla etkinliğe katılmak için hazırlıklar yapılmıştı. Ancak son gün bize yapılan açıklamada hiç bir bayrak, flama, dernek veya partiyi temsil eden sembollerin olmaması gerektiğini ulusal bayrağın alanda bulunacağı belirtildiği için sadece kadın katliamlarına değinen döviz ve afişlerimizle yola çıkarak etkinliğe katıldık.
Alana ulaştığımızda, Alışılagelmiş pankart, döviz ve afişlerle kent konseyinin kefen görünümlü boyalı kıyafetleri ile sınırsızlık meydanında toplanıldığını gördük.
-Meydanda kadın ağırlıklı olmak üzere eyleme destek veren çok sayıda çeşitli yaş gurubunda erkekler ve basın mensupları vardı.
-Düzensiz bir program içinde bir gurup özellikle düdük, davul ve zılgıtlarla uzun bir süre dikkat çektiler.
-Neden, Sürekli yüksek tonda tamtam ritmiyle davul çalındığını sorduğumuzda, destek vermek için orada bulunan erkeklerin alandan ayrılıncaya kadar çalmaya devam edeceklerini söylediler.
Buna tepki gösterdik. Bu katliamların sadece kadınların görsel eylemle sokağa çıkmalarıyla çözülemeyeceğini, bunun sistemin “KADININ YALNIZ CİNSEL OBJE” olarak gösterilmesinin getirdiği bir toplumsal sorun olduğunu, eğitim, ekonominin, görsel ve yazılı basının, medyanın kadın konusunda daha duyarlı olması gerektiğini bu sorunun ancak kadın-erkek birlikte çözülebileceğini söyledik.
-Basın açıklamaları okunmaya başlamadan grup içinde adeta her kafadan bir ses çıktığı için bireysel tartışmalar başladı.
-Anonslardan birinde eyleme destek veren erkeklerin grubun dışında kalmaları ısrarla tekrar edildi.
-Destek vermeye gelen erkekler buna tepki göstermeye başladılar ve bireysel sözlü sataşma ve tartışmalar başladı.
-Bu arada kargaşa içinde, bir yandan hiç anlaşılamayan basın açıklamaları sırayla okunmaya başladı.
-Biz Fethiye grubu olarak bu eylemde Ulusal bayrağımızın olmamasını ve erkeklerin dışlanması anonsuna karşı çıktığımızı söylediğimizde bize karşı sözlü saldırılar oldu.
-Bizlere sarf edilen sözler aynen şöyle,
”ERKEKLERİ SEVENLER BURAYA GELMESİN”
”BURASI MUĞLA KARIŞAMAZSINIZ”
”BU BİR FEMİNİST EYLEMDİR’
‘ ”BEĞENMEDİYSENİZ GİDİN”
” ÖLEN KADINLARI BİZ Mİ ÖLDÜRDÜK,ERKEKLER ÖLDÜRDÜ İSYANIMIZ ONLARA”
”FEMİNİSTLERİN İÇİNDE ERKEK OLMAZ HİÇ BİR ZAMAN OLMAMIŞTIR”
”ERKEKLER GRUBUN DIŞINA ÇIKSINLAR ARAMIZDA OLAMAZLAR”
” ERKEK ADALETİ DEĞİL GERÇEK ADALETİ İ STİYORUZ”
şeklinde uzayıp giden içi boş söylemlerden ibaret bize ve erkeklere karşı bir öfke patlaması yaşanıyordu.
Bu katliamlar sadece kadınların görsel eylemle sokağa çıkmalarıyla çözülmez. Bu içerde ve dışarıda bizi yönetenlerin bilinçli olarak dayattığı sistemin getirdiği bir toplumsal sorundur. Bunu ancak Kadın-erkek el ele çözebiliriz. Herkes elini vicdanına koyarak annesini, ablasını, kızını, komşusunu düşünerek bu şiddeti önlemek için mücadele etmelidir. Bu eylemlerin yapıldığı anda bile sadece ülkemizde değil tüm dünyada kadınlar öldürülmeye devam ediyor.
Örgütlü olmamız şart ancak bu örgütlenmeyi sadece kadın, ya da sadece erkek olarak yaparsak en büyük hatayı ve bölünmeyi yaşarız. Cumhuriyeti sadece erkekler kurmadı. Kadın erkek el ele kurdu. Biz bu cumhuriyetin bize kazandırdığı haklarla bu eylemleri yapabiliyoruz.
Kadın aklı, öngörüsü ve kıvrak zekası ile erkeği tamamlayan en güzel varlıktır. Her kitlesel eylemde, en ön planda hep kadınlar vardır. Biz kadınlar birbirimize bu ayrımı, bu saldırıyı, bu bölünmeyi dayatırsak birbirimize öfke dolu olursak bizi kimse kurtaramaz.
Erkek düşmanlığı yaparak ya da onları dışlayarak kendi babamızı, eşimizi, oğlumuzu, komşumuzu nereye koyacağız?
Her şeyden önce Şiddet unsurunu cinsiyet kavramından çıkarmak gerekiyor. Gezi direnişinde ölen erkeklerimizi kim savunacak, onlar için kim sokağa çıkacak. Elbette kadın-erkek birlikte haykıracağız. Biz sistemi sorgulamazsak bu ayrışmanın içinde yok olup gideriz. Başımızdakilerin dış bağlantılarının farkında olup, en yakınımızdaki insanın gerçek yüzünü görmeliyiz. Bizden, geçmişimizi gelenek ve göreneklerimizi, bir kenara atarak bu sistemin içinde milli duygularımızdan soyutlanmış bir toplum olmamız isteniyor. Buna teslim olmamalıyız.
İlkesiz, Cumhuriyet’siz, Bayraksız olarak sadece görselliği ön plana çıkaran eylemlerle bu katliamları durduramayız, sadece kadınlar olarak bu soruna çözüm bulamayız. Ulus olma bilincimizi, milli değerlerimizi, Atatürk devrimlerini, Bayrağımızı, Vatan sevgimizi, ordumuzu, kültürümüzü, bize unutturmaya çalışanlar bizi en zayıf yerimizden bölmeye çalışıyorlar. Biz kadınlar aklımızı öngörümüzü en doğru şekilde kullanmalı, sistemin, oyuncağı olmamalıyız..”ifadelerine yer verildi. Haber/Foto Erkan İlik