DOĞAMIZI, GELECEĞİMİZİ SAVUNMAKTAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ
Fethiye Karataş plajında yaşanan inşaat ve hafriyat çalışmaları ile ilgili protestolar ve eylemler sürüyor. Geçtiğimiz günlerde Fethiye Belediyesi önünde protesto gösterisi düzenleyen “Kıyılar Halkındır Fethiye İnisiyatifi” grubu bu seferde Fethiye Kaymakamlığı önünde eylem gerçekleştirdi. Fethiye Kaymakamlığı önünde yapılan basın açıklamasında “Karataş Plajı’nı, doğamızı, geleceğimizi savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz” denildi.
“RANT ODAKLI BİR ANLAYIŞLA HAREKET EDİLMEKTEDİR”
“Kıyılar Halkındır Fethiye İnisiyatifi” grubu adına Canan Öcal ve Muhittin Tekman tarafından yapılan basın açıklamasında “Karataş Plajı’nda olanlar çevre katliamıdır, yasal değildir, talandır, peşkeştir, rant odaklıdır, yağmadır, hukuksuzdur, uluslararası suçtur ve uluslararası anlaşmalara uyulmamaktır” iddiasında bulunuldu. Basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi “Muğla’nın Fethiye ilçesindeki Karataş Plajı ve Değirmenboğazı Deresinde yaşananlar artık sadece bir çevre katliamı değil, organize bir hukuksuzluk, pervasız bir talan ve utanmazca bir peşkeştir Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından ‘Özel Islah Projesi’ adı altında başlatılan (ki sonradan bu proje bizim işimiz değildir demiştir ve üzerinden atmıştır) bu doğa katliamı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından bile hukuksuz ilan edilmiştir. Devletin kurumu olan Bakanlık bu hukuksuzlukla ilgili gerekli incelemenin yapılması, değerlendirilmesi, gerekli cezai işlemlerin yapılması ve yapılan iş ve eylemlere ilişkin hazırlanacak raporun, bakanlığa sunulması hususlarında Muğla Valiliğine yazı ile talimat göndermiştir. Ancak buna rağmen, bazı sermaye grupları Karataş plajını ranta açmak için kanunları, uluslar arası sözleşmeleri ve halkın iradesini ayaklar altına almaktan çekinmemektedir. Bu bir yağma operasyonudur. Bölge halkına sorulmadan, bilimsel değerlendirmeler yapılmadan, tamamen rant odaklı bir anlayışla hareket edilmektedir. Karataş Plajı, sermayenin insafına terk edilerek betonlaştırılmak istenmektedir.
“BUNUN ADI DOĞA KIYIMI, HUKUKSUZLUK VE SUÇTUR”
Birinci derece Arkeolojik Sit Alanı statüsündeki bölgenin tahrip edildiği ifade edilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:1. Derece arkeolojik sit alanı statüsündeki bölge tahrip ediliyor. Sit alanı koruma kararları ve imar planları hiçe sayılıyor. Halka ve hukuka rağmen, uluslar arası sözleşmelere aykırı şekilde eko sistem yok ediliyor. Türkiye’nin imzacısı olduğu Bern Sözleşmesi ve CITES Sözleşmesi açıkça ihlal edilmektedir. Bern Sözleşmesi: Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Doğal Yaşam Ortamlarını Koruma Sözleşmesi’dir. Karataş Plajı’nda yok edilmek istenen doğal habitat, Bern Sözleşmesi’yle korunması gereken alanlardan biridir! CITES (Nesli Tehlike Altındaki Türlerin Uluslararası Ticareti Sözleşmesi): Bu bölgede yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan pek çok tür yaşamaktadır. Yapılacak her türlü hafriyat ve imar faaliyeti, bu canlıları yok etmek anlamına gelmektedir. Bu talan sadece hukuka aykırı değil, ayrıca uluslar arası bir suçtur. Türkiye imzacı olduğu bu sözleşmelere uymak zorundadır.
“SORUYORUZ”
1- Karataş Plajı ve Değirmenboğazı Deresi kime peşkeş çekiliyor? 2- Kimler bu rant düzeninden besleniyor? 3- Halkın sahili, halkın doğası, kimlerin çıkarına kurban ediliyor? 4- Devletin kurumunun bile hukuksuz dediği bu talan başka kurumlarınca neden yok sayılıyor? 5- Kanunların, kurumların ve kamu yararının üzerinde kimlere neden göz yumuluyor? “Karataş Plajı halkındır, satılık değildir. Yetkilileri uyarıyoruz; Bu projeyi derhal durdurun! Sorumlular hakkında yasal işlem başlatın. Aksi takdirde, hem yerel hem uluslararası mahkemelerde bu suçların hesabını vermek zorunda kalacaksınız. Yargılanacaksınız. Biz buradayız, gitmiyoruz. Karataş Plajı’nı, doğamızı, geleceğimizi savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Hukuksuzluğa, talana, peşkeşe geçit vermeyeceğiz. Kıyılar hepimizin” denildi.




















