Yergi, eleştiri konularımızda hele bir tutarlı olabilsek!
Toplumsal yaşam boyutumuzda, önemli bir yeri olan meslekte yıllarınızı vererek emekli olmuşsunuz. O mesleğinizle birlikte görev açısından pek de hoşgörülmeyen, ticarî yanı da zaten kamu göreviyle bağdaşmadığı için yasaklanmış bulunan ek bir getiri işi yapmışsınız; açıkçası, paraya para dememişsiniz. Eh, ne diyelim; güzelim memleketinizde, yediğiniz önünüzde, yemediğiniz ardınızdq; krallar gibi ömür sürmüşsünüz. Sakata gelmeden işin içinden sıyrılıp çıkmışsınız…
Gelgelelim, oturup kalktığımız yerlerde, yapacağımız söyleşilerimize. İşte o aşamada ağzımızdan çıkan sözlerin bağlayıcılığına da özen göstemek zorundasınızdır. Herkes bir yere kadar, sizin, huyunuza suyunuza, göre hareket eder.
Siz, her bir konuşmanızda, başımızdaki yasama ve yürütme erkini elbet eleştirebilirsiniz; o yönde sayısız olumsuz örnek listesi de çıkartabilirsiniz. Kim sizi engelleyebilir? Hele bir de dinleyecek kimse bulmuşsanız, söyleşinin keyfini de çıkartabilirsiniz. Size o aşamada alkış tutanlar bile çıkar.
Hem onca geçim sıkıntısndan, pahalılıktan söz edip yeni bir yönelime gereksinim olduğuna sözü getirmeye kalktığınızda ise, tutarlı olmanız da, sizden beklenir. Kasapta, AVM’lerde etin kilo ederinin başını alıp gittğinden yakınılırken de özenli hareket etmeniz umulur.
Yok efendim, eve et aldıydım, daha da var, tüketemedim, derseniz; size, o söyleşide nasıl et doğranılacağından tutun da, nelerle birlikte, nasıl pişirilmesi gerektiğine ilişkin birçok önermeler de yapılır; sözün belinin kırılmasına kadar, değişik değinmeler edilir. Dahası da var; birileri de, çıkar, sizin o içten açıklayıcı konuşmanıza söz sokuşturur; çünkü zaman, geçim sıkıntısının tartışılıp öne çıkartıldığı ortamdır.
Birileri de, yine döktürüyordur; sabah kahvaltısında ballı, kaymaklı, tereyağlı, zengin yeme içmeden söz açıyordur. Masada yer alan yasama ve yürütme karşıtı gazetede haberleştirilmiş, yokluk, yoksulluk; pahalılığa ilişkin göndermeler sanki görmezden gelinmiştir.
Birileri ise hiç keyfini bozmamıştır. Artık eşi yoksa da, kendisine bakıcı tutmuştur. Sporunda, yeme-içmesindedir. Muhtaçlığı yoktur. Sürekli olarak da arkadaşlarından birileri o söyleşi ortamında kendilerine içecek alıp getirir olmuştur. Kendisi ise o tur işlere hiç kalkışmaz, sıraya girip beklemek onun için utanılacak hareketlerdendir.
Bir diğeri ise, kuyruğun azalması için çay fiyatının iki, ikibuçuk katına çıkarılmasını öneriyor(Siz, oranın, artık neresi olduğunu biliyor olmalısınız)
.
Bir başkası da kanka derecesinde olan tanıdığımdır; kendilerinin bir elin parmak sayısı kadar derneğe üyeliği söz konusudur; oralara sizi hiç üye olmaya çağırmazken; yeni bir oluşum olarak ortaya çıkmaya çalışan, hak arama çabası isteyen örgütlenme için ille de o oluşumu daha ileri taşıma amaçlı senin katılımcı olmanı önerir. Çünkü kendisi de bir umutla oraya üye olmuştur. Siz de ayılır bayılır, onu incitmemeye bakar, söyleyeceklerinizden geri durur, o an için yutkunuverirsiniz.
Başkaları da vardır; hiç eksik olurlar mı? Tarih, saat verdiğiniz etkinlikte olmalarını umarken, bir başka gün, sizinle birlikte oralara gitmeyi önerirler. Ne kadar uygun düşüp yakışık alacaksa artık?
Birde şu boyuta ilişkin değinivereyim; ortam o ortam çünkü; seçim alan çalışmalarına gidiliyorsa, bunun her zaman geçerli olan, kabul görmüş tarzı, biçimi, yöntemi vardır. Oralarda temsil ettiğiniz kurumsal, örgütsel bağa uygun hareket çok büyük önem taşır. Halk sizi o belirtilen boyutlarda süzgeçten geçirir durur. Güvenilir oluşunuzu ilk o hallerinizde sınamaya yönelir. Sizin hergün giysi değiştirmenizi, süslenip püslenmenizi, takıp takıştırmanızı, sürüp sürüştürmenizi, göze batacak türden oluşunu ancak eleştirel olarak görür. Hele o gözlerinize koca koca, siyah camlı gözlüklerinizi ise kendisine karşı takınılan tavır olarak algılar; hiç hoş bulmaz. Tiril tiril, süslü giyim kuşamınızı ise ilginç bulsa da, için için hafiflik olarak yorar; içseltirmeyi aklından bile geçirmez.
Bazılarımız, bu yazılı olmayan ilkeleri, kuralları umursayıp cidîdîye almazlar. Artık bu aşamadan sonra önemseseler de, yararı zaten olmayacaktır. Bizim dile getirişimiz de, zaten, oyun olsun, torba dolsun, türündendir.
Örgütümüzün Sandık Kurulu Egitimi’nde o yönde bir eğitim verilmeyişi de, sanırım, densizlik olur, diye düşünülse gerektir. Haydi, daha da, nalına, mıhına vurmayayım.
Herkese iyi günler…