Çok Sesli Gece
İnsan kendi dünyasının dışında yaşadığı ilginç zamanları ve olağanüstü olayları dinlerken “yok artık bu kadar da değil.” diye tepki gösterir. Bu tepki dinlenenin anlattığı ile anlam kazanır ve bir nesil darbede yaşananlarının anlatıları ile büyüdü.
“Bu mahalleden geçemezdin… İş yerine ulaşmak için şu kadar yer dolaşırdın…. Kurşun izi hala bedenimde bir nişane gibi durur… Bizimkiler… Ötekiler…”
Bunlara eklenecek o kadar anılar vardır kibirçoğunu da yazılanlardan okuruz. Bazen de sinemalarda darbelerin insan üzerindeki etkilerini izleriz.
Darbe ile ilgili izlenimler; filmlerle romanlarla ya da anılarda şekillenir. Ta ki “15 Temmuz”unçok sesli gecesine kadar.İzlemek, okumak ve dinlemek; evin pencerelerinin birinden dışarı bakmaktı. Oysa o çok sesli gecede bizzat hissetmek, görmek insana korkunç geliyordu.
Çok sesli gecenin başladığı saatlerde İstanbul’a gidecek olan akrabalarımı havalimanına bırakmıştım. Saat gece 11’de oradan ayrılırken her zamankinden daha fazla bir sıkı denetim ve hareketlilik vardı. Kapıdaki güvenlikçi bayan taksiyi beş dakika park edip bavulları içeriye kadar taşımama bile izin vermiyordu. Elimde bavullarla gözüm arabada hızlıca eşyaları taşıyıp arabanın yanına döndüm. Güvenlikçi kadın gözleriyle “hadi arabanı çek.” der gibiydi. Kendisine, “hayırdır hanımefendi, önceden biraz müsaade ederdiniz.” dediğimde “emniyet müdürü var, kızıyor.” dedi.
Arabayı alıp oradan uzaklaşırken kenarda bekleyen insanların neden bu kadar hareketli olduklarına anlam verememiştim. Kendimce Atatürk Havalimanındaki saldırıdan dolayıgüvenliğin üst seviyede olduğunu düşünmüştüm.
Yol kenarındaki petrol istasyonunda benzin almak için durduğumda pompacının yanındaki ile konuşurken kulak misafiri oldum ve marketin içindeki televizyona doğru yöneldiğimde televizyonda bir darbeden bahsediliyordu. Birkaç dakika içinde olanları anlamak için bakınca “güzel ülkemin kara bir lekesi daha mı” diye kendime sorarak oradan uzaklaştım.
Bazen telefonumu unutur ve eşimingün boyunca beni hasretle beklemesini severdim. Yine telefonu mu unutmuşum. Ama bu sefer sevdiklerine ulaşamamak, onlara kendi hakkında bilgi verememek beni kahrediyordu. Arabada radyo kanalları yolu ile olup biteni öğrenmek için cabalarken hızlıca eve doğru yol alıyordum. Yol oldukça sakindi.
Eve varınca televizyonda olayları izleyenlerden öğrendiğim kadarıyla bir darbe oluyordu. Birden geride bıraktığım yolculara ulaşmaya çalışıyor, onların durumları hakkında bilgi alıyor, bir yandan geri dönüp onları almayı düşünüyordum. Yolların tekin olamayacağı, en iyisinin beklemek olduğuna karar verildi.
Gece ilerledikçe iletişim sınırsız gücü ile devletimizi yönetenlerin dirayeti ve gecenin sesliğindeki sesleri ile milletimize bir kan ve can gelmişti.
Adnan Menderes’in hayatını okuduğum eserlerde halkın tepkisizliği hep dikkatimi çekmişti. Bu çok sesli gecede birden tankın önünde duran, direnen, elinde bayrak ile halkımızı görünce ülkemizin demokrasiye inancını bir kez daha gördüm. Ve sarsılmaz bir demokrasinin varlığını hissettim.
Ülkemizi bir bilinmezliğe doğru sürüklemeyi amaçlayan bir girişim karşısında, aziz milletimiz demokrasiye ve özgürlüğe bağlılığını bir kez daha göstermiş, köklü bir devlet geleneğine sahip olan Cumhuriyetimizin temel ilke ve değerleri bir kez daha galip çıkmıştır.
Amasız şartsız kabul edilemeyen darbe girişiminde kendi halkına kurşun sıkanlar ve onların ardında kim varsa haindir. Bunun başka da bir izahıyapılamaz.
Zihnim havalimanında bıraktığım kişilerdeydi. Onuda ilerleyen saatlerde kardeşinin yanına ulaştığını duyunca bir kez daha kendimize gelmiştik.
Gece, çok sesli geçiyordu televizyonlarda ve çıplak ayakları ile geziyordu yurdumun üstünde. Sesler, gür ve korkusuz çıkıyordu. Sözün yeniden güç kazandığı bir geceydi ve çok sesli bir gece.
…
Her zaman devletimizin ve milletimizin yanında oldum ve olmaya da devam edeceğim. Darbeye de darbecilere de lanet olsun. İnşallah hukuk çerçevesinde suçluyu ve suçsuzu ayırt edecek mekanizma işler. Suçu olanlar en ağır cezayı alır, suçsuz olanlar da aklanır.
…
Aydın Adnan GÜMÜŞ