Bütün vatan evlatlarının omuz omuza olduğu, kardeşliğin ayağa kalktığı, vatanperverliğin devleştiği, özgürlük, namus, vatan, bayrak uğruna her şeyin teferruatlaştığı Çanakkale Savaşlarının 100. Yılını yaşıyoruz. Kürdün, Çerkezin, Yörüğün, Edenin, Efenin, Dadaşın velhasıl topyekün Türkün destanlaştığı ruhun 100. Yılı.
O günkü ruh; Cevat Paşa, Yarbay Mustafa Kemal, Yarbay Hüseyin Avni, Yahya Çavuş, Seyit Onbaşı olmak üzere her rütbeden, Hatice Hanım, Nezahat Onbaşı olmak üzere her cinsiyetten, Zeynep Mido, Alman Gelin Hemşire Erica, Safiye Hüseyin olmak üzere her milletten, Galatasaraylı Hasnun Galip, Fenerbahçeli kahraman Arif, Beşiktaşlı Kaptan Kazım olmak üzere her takımdan kahramanın kalbinin aynı amaç için attığı bir ruh haliydi…
O günkü ruh; Diyarbakır’dan, Kerkük’ten, Konya’dan, Kayseri’den, Muğla’dan vatan evlatlarının aynı hedefe koştuğu ruh haliydi.
O günkü ruh; Sarıkamış hüznünün, Edirne acısının kararlılığa dönüşüp, karşı konulmaz bir güç haline gelmesinin ruh haliydi.
O yıl Kurban bayramında kurban kesmeyip anaların taze güllerini, babaların koç yiğitlerini vatana kurban gönderen ruhun adı Çanakkale…
Kayseri lisesi, Edirne Lisesi, Konya Lisesi, Galatasaray Lisesinden mezun olmak yerine Çanakkale’de vatan için sınava girenlerin ruhuydu Çanakkale…
Yaklaşık 10 bin üniversiteli ve 70 bin orta öğretim öğrencisinin şehit düştüğü alim ruhtu Çanakkale…
Şimdi o ruha herşeyden çok ihtiyacımız var. O günün Çanakkale ruhunu bugünün kafalarına nakletmemiz gerekiyor. Organ nakli üzerinde uzmanlaşan Türkiye, artık ruh naklinde uzmanlık alanları oluşturmalı. Ve Çanakkale ruhunun üzerimize yerleşmesi için yollar bulmalıdır. Çünkü o ruh biliyordu ki, Çanakkale gittiği zaman, İstanbul gidecekti. İstanbul’un alınması, emperyalist devletlerin İslam alemindeki hakimiyetini sağlayacaktı. Milletimiz bu kastı, bu niyeti çok iyi anladı. Onun için Çanakkale’de; Konya’dan, Erzurum’dan, Van’dan, Muğla’dan, Filibe’den, Mestanlı’dan, Bağdat’tan, Kudüs’ten, Yemen’den ve bütün İslam aleminden şehitler verildi. Bu yönüyle Çanakkale, İslam dünyasının bütünleşmesinin, dayanışmasının, emperyalizme karşı direnişinin bir sembolüdür.
Şimdi Türkiye, yine emperyalizme, dünya düzenine karşı mazlum milletlerin simgesi, öncüsü konumundadır.
Her hamlelerinde bir haftaya kalmaz hükümet gider, devlet çöker sananlar, her hamleleri ile Atatürk’ün muasır medeniyetler seviyesini 2023 hedefi haline getiren Türkiye’ye bir hançer saplamak isteyenler; yine Atatürk’ün deyimiyle içerdeki müstevlileri ile bu ülkeyi hem içerden hem dışardan yıkmaya çalıştılar. Ama tıpkı Çanakkale’de olduğu gibi bu aziz millet oynanan oyunu gördü. Ve o gün olduğu gibi kenetlendi birbirine. Kendine 2023, çocuklarına 2053 ve torunlarına 2071 hedefini koymuş bir Türkiye aydınlık geleceğe doğru yürüyor.
Bu nedenle bu milletin evlatları her zamankinden daha çok gayretli, çalışkan, yüksek düşünceli, üretken ve güçlü olmak mecburiyetindedir. Daha çok özgüvene sahip, daha erdemli daha ilkeli ve daha vizyon sahibi olmalıdır. Muhteşem geçmişin mutlu geleceği yoğuran hamlesi olmak zorundayız.
Çanakkale Savaşlarının 100. Yılında aynı ruhla şahlanmak ve tüm teferruatları geçerek dünya ölçeğindeki hedeflerimize kilitlenmek ümidiyle başta Çanakkale Şehitleri olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.


















