YAZARLARLA RÖPORTAJ / HAKAN BİROL SORUYOR
KIYMETLİ YAZARLARIMIZ CEVAPLIYOR
www.hakanbirol.com
Merhaba değerli okuyucularımız. Her hafta bir yazarla röportaj köşemizde bu hafta “Yalan Tanıklık” kitabıyla tanıdığımız “Nilüfer Şasev Özbek” var.
Merhabalar Nilüfer Hanım, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Bize kendiniz ve ilgi alanlarınız hakkında bilgi verir misiniz?
Asıl ben teşekkür ederim nazik teklifiniz için, bir kalp damar cerrahisi hocası ile evliyim. Kızım var en çok sevdiğim şey kızımla eğlenip iyi vakit geçirmek. Esasen ressamım, Marmara Üniversitesi güzel sanatlar fakültesinden mezun olup Yeditepe Üniversitesinde de burslu olarak master yaptım. Bazı okullarda resim ve seramik dersleri verdim. Çeşitli sergilere de katıldım. Resim yapmak çok zevk aldığım bir şey olsa da asıl ilgi alanım psikoloji ve felsefedir. Zaten master tezim de psikoloji üzerine yazıldı. İstanbul üniversitesi felsefe bölümünde eğitim gördüm ancak felsefeye asla doyamıyor çok seviyorum.
Kitap yazma serüvenim değerli babam yaşar şahin anıl ile başladı. Aslen hukukçu olan babam İstanbul üniversitesi hukuk bölümden mezun üstelik klasik filoloji de okumuş evinde 8 binin üzerinde kitap olup hepsini defaatle okumuş biri. Ülkemizin çeşitli yerlerinde sırasıyla ağır ceza reisliği, hâkimlik ve savcılık yaparken ilk yazdığı kitabını 18 yaşında yazmış. Sonrasında birçok kitaba imza atan babam çok iyi bir hukuk, tarih, biyografi ve roman yazarıdır. Bazı biyografileri babamla birlikte yazmamla başlayan bu yönüm Konfüçyüs Pastuer’un biyografileri ile devam etti. Kışın, Bağdat Caddesi yazın adalarda yasıyoruz. Çok insan içine girmek karışmak yerine evimde vakit geçiren fazlasıyla içe dönük biriyim. Ama buna rağmen instagram hesabında çok değerli insanlarca da takip ediliyorum. Çünkü bu ilişki biçimi beni anlatıyor. Hepsiyle çok yakın ama bir taraftan da çok uzağız.
“Yalan Tanıklık” kitabınızdan bahsedecek olursak eserinizde okuyucularımızı neler bekliyor?
En çok sevdiğim en çok değer verdiğim kitabım ise şimdi bahsettiğiniz yalan tanıklık. Legal kitapevinden çıkan çok değerli bir araştırma ve çok farklı bir hukuk kitabı, tarihsel anlamda şu an İstanbul’da bir okulda müdür olan ablam Meltem Gencer’den de çok yardım aldığımız ablamın da bizzat imzasını taşıyan kitabın psikoloji bölümü ile ben ilgilendim. La Fontaine’in de dediği gibi: Evet, El âlemi aldatanlar, Bu masal size, Bir gün sizi de sokarlar, Kurduğunuz kafese…” Kitap böyle başlıyor bizi okuyanlar bilecektir. Yalan kötü ama çok kötü bir şeydir, söyleyenin hem hukuki hem de insani acıdan başının derde girmemesi mümkün değildir. Hukukun çözümünde zorlandığı konulardan biri de Yalan Tanıklık olgusudur. Öyle ki vurgulanan bu gerçekliğin insanların yaradılışlarından kaynaklanmakta oluşu onunla mücadeleyi bazen imkânsız bile kılabilir. İşte bu nedenlerledir ki çalışmamızda söz konusu sorunların olası çözüm yollarının incelenerek değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Yalan Tanıklık nedir? Nasıl önlenebilir? Gerçeğin ortaya çıkarılmasında en önemli engellerden biri olan bu olgunun tespiti için ne gibi önlemler alınabilir? Şeklindeki soruların cevaplandırılmasına çalışılmıştır. Doğaldır ki bütün bu hususlarda kesin bir çözümün bulunduğunun söylenmesi mümkün olamaz. Ancak yine de bu konuda ortaya konulabilecek her türlü meşru uygulamanın yararlı olabileceği de yadsınabilecek gibi değildir. Sonuç olarak; sunulan çalışmamızın ilerde erişebilinir daha kesin ve eksiksiz bilimsel çözümlere katkılar sağlayabileceğini umut ettiğimizi söyleyebileceğimizi sanıyoruz.
Peki, “Yalan Tanıklık” kitabını yazma serüveni nasıl başladı?
Bahsettiğim gibi babamın ben yüksek lisansımı psikoloji üzerine yapmamdan dolayı kitabın psikoloji kısmıyla ilgilenmemi istemesiyle başlasa da çok büyük zevkle de devam etti.
Yazmayı düşündüğünüz yeni eserler var mı? Bunlar hakkında küçük bir bilgilendirme yapabilir misiniz?
Evet var. Çok farklı çok ilginç bir karakter olduğumu düşünüyorum. Filmlere konu olacak çok farklı çok masalsı şeyler de yasadım. İşte bu yüzden hayatımı kaleme almayı istiyorum.
Bakıldığında bir dünya var ve o dünyanın içinde milyonlarca insan da… Buna da “Edebiyat” adı veriliyor. Ama sorulduğunda da hayal deniliyor. Edebiyat gerçekten nerede yaşanıyor?
Benim çocukluğumda yaşıyor çünkü babam yemek sofralarına çok değer veren bir insandır. Ben de çocukluğumda herkes masadan belirli bir süre sonra gitse de ben babama eşlik eder saatlerce babamla sohbet ederdik. İşte bahsettiğim dönemlerde daha henüz ilkokuldayken bütün değerli yazarları, şairleri tanıdım bizzat, Aziz Nesin, Reşat Nuri, Orhan veli, Yahya Kemal benim daha çok küçükken bildiğim isimlerdi. Babam sürekli Nasrettin Hoca fıkralarını anlatır, hala dinlemekten çok keyif alırım. Biraz retro bir zevke sahibim, eski yazarlar ve şairler benim belliğimdeki edebiyat olgusunu oluşturuyor sanırım.
“Dijitalleşmenin “edebiyata” etkisi nedir? İyi ve kötü yanlarını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?”
Daha çok kişiye ulaşması açısından iyi ancak kitabı bir nesne olarak çok sevdiğim ve evimi kitaplarla süslediğim için çok kötü çünkü ben kitaba dokunarak okumak isteyen bir insanım.
En çok hangi tür kitapları okuyorsunuz ve hangi yazarları takip ediyorsunuz? Fethiye Haber okurlarına tavsiye etmek istediğiniz kitaplar nelerdir?
Eskileri, zaten instagram sayfamda en çok yaptığım şey aforizma paylaşmak, eski kitapları, klasikleri çok seviyorum. Ben felsefe asığıyım felsefe okumalarını tavsiye ederim, çünkü insana çok fazla şey katıyor ve asla vazgeçemediğim psikoloji. Freud okumalarını ama anlayarak okumalarını tavsiye ederim. Jean Jacques Rousseau, insan haklarına, bireysel tercihlere ve farklılıklara saygı duyulmasının savunuculuğunu yapmış Voltaire, en sevdiğim bir psikoloji dehası Dostoyevski ve tabii ülkemizden Aziz Nesin. O kadar değerli şair ve yazarımız var ki kimi söyleyeceğimi bilemiyorum. Ama köleliği anlatan çok değerli kitap Tom Amcanın kulübesi benim tavsiyem olsun.
Yazmak başlı başına cesaret isteyen bir iştir. Yazmak isteyen ama nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için önerileriniz var mı?
Günlük tutmak çok faydalı ve tabii okuyup sürekli bir şeyler öğrenmek isteği.
Ülkemizdeki okuma oranları hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Gözlemleriniz doğrultusunda genç nesle bakış açınızı özetleyebilir misiniz?
Çok iyi bir espri var konuda Türkiye’de kitap okuma oranı %5, gazete okuma oranı %27, parkta otobüste bir başkasının okuduğu kitabı gazeteyi okumaya çalışma oranı %95. Bu doğru sanırım ama okuyan da çok insan tanıyorum.
Değerli Nilüfer Hanım, bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. En kısa zamanda yeni eserlerinizi de okuyabilmek dileğiyle…
Ben size teşekkür ederim. Sizin gibi insanlar sayesinde daha fazla edebiyat sevilip merak uyandıran bir şey haline geliyor. Kitaplarınıza göz gezdirdim mutlaka okuyacağım. Sevgilerimle.