“ MEDENİYETE DAİR NE VARSA YIKIN “
————————————————————————————————————————————————–
Kamboçya’da pek çok kişi gözlük kullandığı ya da yabancı dil bildiği gerekçesiyle suçlanarak öldürüldü. Hem de, cephane masrafı yük getireceği için bıçaklanarak ve dövülerek.
————————————————————————————————————————————————–
KAMBOÇYA / PHNOM PENH
Kamboçya öyle bir ülke ki; bir psikopat liderin önderliğinde üç yıl içinde halkının yarısı, yani üç milyon kişi katledildi.
Bir Phnom Penh sabahı, kentin on beş kilometre dışındaki Ölüm Tarlaları’ndayım. Girişte verilen kulaklıktan, tüyler ürperten ölüm çığlıkları yükseliyor, ter basıyor bir anda, dayanamayıp, çıkarıyorum. İlk darbe, bambularla çevrilmiş küçücük bir çukurun başında geliyor. Toprağın arasından kemik parçaları görünüyor, hafif rüzgarda, eprimiş kumaş parçaları dalgalanıyor. Başı kesilerek öldürülen yüz altmış altı çocuğun toplu mezarı burası. Katliam anındaki çığlıkları kaydedip, daha sonraki kurbanlara dinletmek için mikrofonların asıldığı ağaçlar, kollarını uzatmış birer hayalet gibi üzerime geliyor sanki.
Giriş kapısının karşısındaki Anıt Stupa’da dizili kafatasları ve kemikler kısmen tanıdık. Yakın coğrafyamızda benzeri tablolar fotoğraf arşivimde, insanın insana ettiğinin ibretlik anıları olarak pek çok ülkeye uzanıp gidiyor. Binlerce kişinin toplu mezarlarının yanı başında yürümenin kahredici ezikliği ile yalpalıyorum sürekli. Geniş araziyi gezdikten sonra bindiğim tuktukla bir an önce uzaklaşmak istiyorum buradan, korkunç negatif yükle doldum. Ne var ki; devrilen bir ağaç yolu kapamış, köylüler toplanıp, ağacı kenara çekene kadar tuktuk sürücüsünün, Kmer dilinin etkisindeki İngilizcesi ile anlattığı katliamları dinliyorum berbat halimle.
Süper güçlerin dalaşmasının arenası olan Çin Hindi bölgesi halkları yakın tarihte büyük acılar yaşadı. Milyonlarca zavallı insan ABD, Sovyetler Birliği ve Kızıl Çin’in hakimiyet mücadelesinin kurbanı oldu. Kadınlar, çocuk yaşındaki kız ve erkek çocukları ABD askerlerine peşkeş çekildi. Ama; en çarpıcı olayların mimarı olan Kızıl Kmer’lerin kendi halkına yaptığı katliam, en yürek dağlayanı oldu ve 1975-1978 yılları tarihe Sıfır Yılı olarak geçti.
Kızıl Çin lideri Mao’nun, tarıma dayalı toplum ütopyalarına kapılan Pol Pot, Amerika’nın bir darbesi sonrasında oluşan anti-Amerikancı direnişi, sinsi bir şekilde örgütleyerek, kurduğu Kızıl Kmer gerilla örgütünü kısa zamanda yüz bine yaklaşan bir milis gücüne çevirdi.
Pol Pot ülkede yeni bir siyasî ve sosyal düzen kurmayı amaçlıyordu. Ona göre aslında insanlar doğuştan eşit ve iyilerdi, onları bozan ise yozlaşmış bir toplumda yaşamaktı. Para, din, teknoloji, piyasa ekonomisi, iş bölümü, toplumu yozlaştıran unsurlardı. Ancak bunların yok edilmesiyle yeni bir toplum yaratılabilirdi.
Pol Pot’a göre iyi insanlar çiftçilerdi. Çiftçi olmayan herkes modern toplumun yozlaşmış insanlarıydı. Pol Pot, çiftçilerin güçlenmesiyle Kamboçya’nın zenginleşeceğine inanıyordu ve bunun için kapitalizme dair tüm unsurların yok edilmesi gerekiyordu. Böylece ne Kamboçya’da ne de Kamboçyalıların hafızalarında kapitalizme dair hiçbir şey kalmayacaktı.
Böylesi çarpık bir anlayışa sahip olan Pol Pot idareyi ele aldıktan sonra fikirlerini uygulamaya koymaya başladı. İki milyon kişi, bir günde Phnom Penh’den ülkenin uç kısımlarına dağıtıldı. Aileler özellikle parçalandı, çocuklar annelerinden, eşler birbirlerinden koparıldı. Yeni bir ülke, yeni bir halk yaratmak amacıyla faaliyete geçen Pol Pot şehirleri boşaltarak insanları köylere göçe zorladı.
Ülkedeki üniversiteler, okullar, postaneler, fabrikalar, gazeteler, dergiler, fabrikalar, bankalar gibi kurumların hepsi kapatıldı, tahrip edildi. Yeni kurulan düzende paraya ihtiyaç yoktu ve para yürürlükten kaldırıldı. Merkez bankası ve tüm bankalar kapatıldı. Dış dünya ile bağlantıyı kesen Pol Pot parası ve eğitimi olan herkese düşmandı. Entelektüel olduğu düşünülen herkes öldürüldü.
Devlet kurumlarında çalışan asker, bürokrat, diplomat, doktor, profesör, bilim adamı, din adamı, gazeteci, yazar kısaca eli kalem tutan okuma yazması olan ağır işkencelerden geçirildi ve katledildi. ‘Burjuva medeniyetini’ yok etmek iddiasındaki bu rejim pek çok kişiyi gözlük kullandığı ya da yabancı dil bildiği gerekçesiyle suçlayarak öldürdü. Hem de, cephane masrafı yük getireceği için bıçaklanarak ve dövülerek.
1978 Noel’inde Vietnam birlikleri 100 bin kişiyle Kamboçya’yı işgal etti. Ölüm Tarlaları kepazeliği dünyanın gözleri önüne serilince, Pol Pot, helikopterle Tayland’a kaçtı. Ne gariptir ki; ABD ve Birleşmiş Milletler, Soğuk Savaş süresince Pol Pot’u “ Kamboçya Halkının Tek Temsilcisi “ olarak tanıdı. Ölümüne kadar geçen yıllarda Tayland sınırında konuşlanmış askerlerine İngiltere SAS komandoları eğitim verdi.
Pol Pot dönemi, onu besleyen şer devletlerin ipliği pazara çıkarılamadan kapandı. 1998 yılında Tayland’da öldü ve pis yatağında yakılarak, pis ilişki ve ideolojisini de yanında götürdü.