Kadir DİNÇER (Kadir Çavuş)
Süreyya Eroğlu=Kadir Çavuş’un Basma fabrikasını kurma hayali son bulunca, Kadir Çavuş Bu defa şu an Orman İşletme Müdürlüğünün Karşısında bulunan Rumlardan kalan 105 dönüm araziyi , Selanikten gelen muhacir Mehmet Ağaya vermişler, henüz Selanikte geleli 10 yıl olmadan, Mehmet Ağanın kardeşini ,domuz avına giden Selanikten gelen bir avcı hemşerisi, yakını tarafından kaza kurşunu ile vurulup ölmüş. Yeri gelmişken Sonraları bu avcının oğlu’da Göğben Köyünün Domuz Ovası, bir adıda Gölcük olarakta bilinen mevkide kaza kurşunuyla kendi kendini vurup ölmüştür. Neyse Mehmet Ağanın bu kardeşinin ölümü meselesinden ötürü Mehmet Ağa bu araziyi satıp Günlükbaşından bir arazi satın alır. Mehmet Ağanın Bu arazisini Kadir Amcam kardeşleri ile birlik olarak satın alırlar. 1953 yılında Kadir Amcam Kapı dağında büyük bir yelkenli gemisi alacak kadar kömür yaktırtır bu kömürü’de Mısıra günderip satar.
Kadir Amcam 1928-30 yıllarında kurdukları Aile şirketi ile kardeşler birlikte ticarete atılırlar kömür, tütün ticareti yaparlar hem tütün dikimi yapıp hem Alman Kampanyaları adına komisyonculuk tütün alımı yapar. Kadir amcam ile kardeşler arasındaki olan ortaklık 1942 de şirket kapatılır. Diğer kardeşler kendi hesabına çalışmaya başlarlar.
Süreyya Ağabey amcanın adı Kadir Dinçerdir, neden kadir çavuş demişler. ? İlhan Amcam Rüştüye’de okuduğu için Askerde Başçavuş rübesinde görev yapar, ayrıca babasına’da Halil Çavuş dedikleri için olsa gerek .
Kadir Çavuş 1935-40 yıllarında Faralya’lı ihsan ile ortak kereste işleri yapmışlar 2,5 yıl birlikte çalışmışlar sonra ayrılmışlar . Babam kamyonculuk ve tütüncülük yapardı. Kamyonu ile kerestelerini çekerken bir gün ben ve kardeşim Fikret kamyonun arkasına tutunduk tam Dont (Esen) Köyüne kadar kamyonun arkasında görünmeden gittik. O yıllarda arabalarda dikiz aynası yoktu, tam Dont-Esen Köye gelince, Fikretle birlikte baba diye bir bağırdık , babamda hemen firen yapıp, kamyonu durdu, hemen kamyonu geri döndürdü doğru bizi eve götürdü eve varınca bu yaptığımız yaramazlıktan ötürü babam Fikretle bana güzel bir dayak attı.
Ali EROĞLU
İ.K Süreyya Ağabey birazda kendinden bahseder’misin. İlhan benim adım Süreyya ,Süreyya’da esasen kadın adıdır ,pek erkeklerde raslanmaz. Oysa ben okula gittim hiçbir sorunla karşılaşmadım ,okuldan diploma aldım, şoför ehliyet aldım hiçbir sorunla karşılaşmadım. Ta ki Askerlik zamanına kadar. Benim arkadaşlarımın hepsi Asker oldu Askere gittiler. Fakat beni ne arayan nede soran var. Askere çağırmıyorlar. Akranlarım, arkadaşlarım hepsi Askere gitti bana bir şey diyen yok. Akranlarımın Askere gidip, beni arayan soran olmayınca. Babam benden şüphelenmeye başlamış, bana ulan Süreyya sen yine bir halt karıştırıyorsun der . Bende yok baba diyorum askere çağırmalarını bekliyorum derdim. Meğerse benim adım Süreyya olduğu için birde nufus kağıdında’da bakire yazmışlar beni Marmarisli Nüfuscu Turana gönderdiler oda oğlum seni nufus kütüğünde bakire yazmakta seni kız olarak gösteriyor dedi. Beni hemen Arzuhalci Sarı Şevkiye gönderdiler, Arzuhalci Şevki bana bir dilekçe yazdı, hemen mahkemeye başvurdum. Mahkeme sonucunda yalnışlık düzeltildi fakat ben emsallerimden iki yıl geç Asker oldum. İlhan Ben orta okulu BEŞKAZAMIZ’da okudum Hava Subayı veya Bahriye Subayı olmak istiyordum babam razı olmadı beni İzmir’de bir Liseye kayıt olmamı istediler fakat ben kayıt yapyırmadım okumadım. Babamın yanında bir müddet muavinlik yaptıktan Sonra ehliyet almak için Belediyeye baş vurdum, o yıllarda Ehliyeti BEŞKAZA’da Belediye veriyordu ehliyet imtihanı komisyonunda Rodos’lu Tamirci Usta’sı Sabri Dereli (Sabrİ Usta ) ile Babam Ali Eroğu vardı. Ehliyeti alınca’da Fransız maden ocaklarına. Yürek, Yemişli ,Gökyer , Susambeli , Krom Maden ocaklarına maden direği çektim, sonrada Sıtkı Koçmanın Kara İsmailler Maden Ocaklarından Karagedik Maden arıtma tehsisine Maden çektim. Bir gün Karagediğe birlikte maden çektiğimiz arkadaşım Döğüşbelen’li Çerkez Cevdet ile madeni boşaltık dönüşte Kargı –Yanıklar Köyü Köprüsünün orada Kuşcu dayının Kahvesi vardı, gelen geçenlere yemek yapardı. Ben Cevdetle Köy tavuğu söyledik rakılarıda açtık ben ilk defa bu kadar sarhoş oluyorum Cevdetlen kafa kafaya verip biri birimize sarılıp o yıllarda severek dinleyip, söylediğimiz bir türküyü söylüyoruz, kızım seni Aliye vereyim mi? yok baba yok, onun adı Ali vesire, sonrada kızım seni şoföre vereyim mi? ver babacığım ver diyerek, bağırarak türkü söylerken sabah olmuş. Birde şoförlük hayatımda hiç unutamadığım bir olayı’da Anlatmadan geçemeyeceğim Kara Böğürtlen’de Sıtkı Koçmana ait Kara İsmailler maden ocaklarından Kara Gediğe Krom Madeni Çekiyoruz arkadaşım Çerkez Cevdet’le birlikte Karaböğütlen’in Ekşilik Mah bir Çerkez düğününe davet edildik, düğünde yedik içtik, oraların Çerkez düğünlerinin adetlerini, usulünü hiç bilmiyorum. Düğünde evlenme vakti gelen genç kızlar, çıktılar oynuyorlardı, bizim BEŞKAZADA böyle gelenek, görenek, adet yoktur, evlenmek isteyen erkeklerde, beğendikleri kıza, bizzat kendileri veya annesi, babası oynayan beğendikleri kıza para çeviriyorlardı, bende bir şeyden haberim yok, anlamadan, dinlemeden, ayıp olmasın, bak cimri herife, cebinde akrep mi var, demesinler diye, bende kalktım rast gele kızın birine para çevirdim, bu kızda meğer dul bir kadın olan Alisye’nin kızıymış, benim bu kıza para çevirmem nedeniyle benim Alisye’nin kızına talip olmam manasına gelmiş, o nedenle Alisye her gün şirketin koğuşlarının kapısına gelip beni beklerdi, Alisye benim önüme geçip kızımı ne zaman alacaksın demez mi, ben olmaz, ben buraların adetlerini bilmiyorum desem de, Alisye şirketin kapısına gelip dayanır. Ben olmaz desem de oda sen benim kızımın kısmetini kestin derdi. Ben’de mecburen Kara Böğürtlende işi bıraktım BEŞKAZA’ya döndüm. Devamı gelecek Pazartesi
Kaynak Kişi= Süreyya Eroğlu























