KIRSALDAKİ EMEĞİN DÜNÜNDEN…
Yakın geçmişi bilenlerden biri olarak,yöremizin şiddetli sıcaklarından kaçıp gittiğimiz Nif’in Gedre Mahallesi’ndeki gözlemlerimi sürdürmekten geri duramıyorum. Çok komşulu yaşamımız olmadığından, sık sık, yakın yerlere olduğu gibi uzak, dip bucak yerlere de yürüyüşler yapıyorum. Merak ettiğim birçok yer var. Tanıdıklarla da gideceğimiz yerler olacak.
O yürüyüşlerimizin birini de eşimle yaptık; güneyimizde yer alan, aslında kapalı, küçük bir havza olan bulunduğumuz küçük ovanın kıyısındaki en alçak yükseltisi belden, denizin görünüverdiği yere kadar yürüyüş yapmayı kararlaştırdık. Önce buradakilerin dedikleri gibi kestirmeden, harım(!) boyu giderek, bizim taşlı, engebeli Dereyolu‘na vardık. Oradan sonra en yakın komşularımız sayılan sera işi ve besicilikle ilgili kişiler bulunuyor. Onlar da birkaç hane, birbirine oldukça yakın bir topluluk oluşturuyorlar. Geçen hafta yazıma konuk ettiğim üç bin dönümlük ovada tek serayla ilgili iş tutan genç aile de burada bulunuyorlar. Dereyolu’muzdan az ilerleyince (bu Dereyolu‘nun da yeni öyküsünü öğrendim, bir gün de o konuya değinirim), onların dibinden yeni bir yol, kıvrıla, yüksele, bizim gitmek istediğimiz denizin göründüğü bele çıkıveriyor.
İşte o dediğimiz bele ulaşıyoruz ve karşımızda Fethiye Koyu‘muz yer alıveriyor. En yakın yerde de Yanıklar‘ın deniz kıyısı olan yerleşimleri gözümüze ilişiyor.
Yol kıyısı kayalarına bir zaman oturarak hem yürüyüş sonrası dinleniyoruz, hem de karşımızda yer alan Kızıl Ada’yı, ilerideki Fethiye’nin Birinci ve İkinci Karaözler Mahalleleri’ni uzaktan, hayal meyal görebilmenin hoşluğunu yaşıyoruz. Bizim bulunduğumuz, yüksek rakımlı; Fethiye’mizin çatı arasındaki balkonu konumunda olan Nif’in, Çal Dağı dibinde yer alan Gedre Mahallesi’nin, böylesi kendisine özgü, güzel bir yanı var. Açık havalarda bu güzelliği zaman zaman biz de yaşamayı düşünüyoruz.
Denizin görünüverdiği o karşımızda bulunan bele kadar gittiğimizde, eşimin, Hicaziye ablasına(!) da uğramadan dönmüyoruz. Onların bulunduğu bu özel konumlu yere bizim ev sahiplerimiz “Hisarardı Mahallesi” diyorlar. Böyle denmesinin de bir açıklaması var. Hisarardı denmesinin açıklamasını sonra sorar soruştur, sizinle de paylaşırım; ben asıl, mahalle nitelemesi, için böyle bir açıklama söz konusu diyorum. Çünkü yol kıyısından her ne kadar tek bir hane görünüyor olsa da onun gerisinde ve deniz yönünde kalan, aşağısında, birbirine yakın yarım düzineyi aşan sayıda, eski, taş haneler var. Elektrik direkleri de üst başlarına kadar getirtilip o olanaktan yararlandırılmışlar. Bugün ise o sıkışık düzendeki yerleşimden geriye yalnızca iki hanede yaşam bulunuyor. Onlardan biri de Hicaziye-Mesut çifti. Madencilik geçmişi de olan Mesut komşumuz benim yaşımdalar. O “Hisarardı Mahallesi“nin geçmişini, bize, yana yakıla anlatıvermeden edemedi.Ben de merakla dinledim. Zamanında hanelerin her birinde kalabalık aileler yaşamışlar.
Günümüzde, o hanelerde doğup büyümüş genç kuşaklar, kentli yaşamın birer parçası olup çıkmışlar.
“Hisarardı Mahallesi” şöyle bir gezilip dolaşıldığında görülecektir ki; sanırsınız sinema filmi için özel hazırlanmış bir yer… Doğuda yer alan yükselti, karşıdan, şu bizim antik kent tiyatrolarının bir benzeri niteliğinde; doğal bir seyirlik yamaç yer gibi. Elbette burada amaç tarımsal alan elde etmek.
Her karış, meyilli ya da düzlük sayılabilecek alan, daha bir emek verilerek değerlendirilmeye çalışılmış. Hele en dipte bir eski yapı var ki, sahip olduğu manzaraya bayıldım.
Arkası da o dediğim seyirlik antik tiyatro ovalliğine dayanıyor. Yer yer taş setler de yapılmış. O bir zamanlar yaşanılan, boş bırakılmış haneler, günümüzde yıkılmaya yüz tutmuşlar. Hatta öyle ki, şimdiden göçmüş ek yapılarla birlikte sürekli esen rüzgâ nedeniyle o güzelim manzaralı tek katlı hanenin önündeki yaşlı dut ağacı da devrilmiş, yan yatıp durmakta. O yapıların birine sahip olmayı bile aklımdan geçirmeden edemedim; öylesine bana yakın geliyorlar. Ortada açık seçik bir emek verilmişlik var. Hem imreniyorsunuz hem de kaçınılmaz olarak yok olup gidecekleri öngörüsünde bulunduğunuzdan üzülüyorsunuz.
Hani meraklı birileri çıksa da onları sahiplenseler diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz.
İyi haftalar…
__________
Not:1- Bizim başvurumuza kayıtsız kalmayıp o ıssız asfalt yol kıyımıza bir çöp bidonu koyulmasını sağlayan Belediye, Temizlik İşleri ilgilimize, çok sağ olsunlar diyoruz.
2- Metin içersinde geçen Gedre Dereyolu‘muz için de Belediye Fen İşleri’ne, gelip başvuruda bulundum. Çünkü bu ara yol on-oniki hanenin yararlanabileceği konumda. Nevar ki, kışın akan sulardan yolun alt çıkışına ancak traktörle gidilebilir. Yazın da su akışı kesilen, çamuru ortadan kalkan yoldan sığırlarını çayırlara salan kişiler ancak yararlanabilmekte, araçlar için sıkıntı yaratmaktadır. Yolun iyileştirilip ıslah edilmesi yerinde bir kazanç olacaktır. İlgileneceğini umuyoruz.