İSTANBUL’UN MİRASI İKONALARIN GELECEĞİ KONUŞULDU
- Likya Sanat Yolu Çalıştay’ı etkinlikleri kapsamında “Sanat-Teoloji Diyaloğunda İstanbul’un İkona Mirası” konulu söyleyişi etkinliği düzenlendi. İstanbul’un tarihi miraslarından birisi olan ikonaların geleceğinin konuşulduğu söyleyişi etkinliğine; Işık Üniversitesi Görsel Sanatlar Öğretim üyesi Prof. Dr. Eva Şarlak konuşmacı olarak katıldı. İlgiyle izlenen söyleyişi de Eva Şarlak “Hıristiyanlığın özellikle Ortodoks Hıristiyanlığında hem görsel hem de kutsal olarak kabul edilen dini imgelerinden söz edeceğim. Özellikle İstanbul’un binlerce yıllık tarihine baktığımızda; inancın merkezi olarak karşımıza çıkıyor. Bu şehir görsel olanın ve ilahi olanın da birbirine karıştığı; görünürlük ve görünmezliği sürekli olarak yeniden müzakere edildiği bir ortamdır ve bir sahne gibidir. Bu gün teoloji ve sanat diyaloğu adında adını koymuş olduğum ikonaları konuşacağız. İkonaların geleceği ile ilgili bir soruyla da karşılaşacağız. Çünkü İstanbul’da ciddi bir ikona mirasımız var. Sanırım 92 civarında ki Ortodoks kilisesinde teoloji, hiçbir zaman ikonasız değildir. Her kilisede de en az 200 tane ikona olduğunu ve hediye edilenleri de düşünürsek; bu çok büyük rakam yapar ve 10 bini aşan bir sayı olacağı kanısındayım. İstanbul’da 10-15 bin sayısında inancı temsil eden bir ikona sayısından söz edebiliriz.
“BUNLAR İLERİDE NE OLACAK, DÜŞÜNÜLMESİ GEREKEN ÖNEMLİ BİR KONU”
Bizans döneminde gelişen Hıristiyan resim sanatında belirlenen bir program çerçevesinde uygulanmaya başlanan ikona sanatının en önemli üretim merkezi olan İstanbul şehri; fetihten sonra ikona üretimine bir süre ara vermiştir. Fetihten sonra İstanbul’da bulunan Rum azınlıklarının dini vecibelerini yerine getirmeleri amacıyla dini yapıların varlığını sürdürmesi ve 19. yüzyılda Tanzimat ile Islahat Fermanlarıyla İstanbul’da yoğun bir kilise inşa girişimi; ikonaların bu dinsel yapılarda devamlılıklarını sürdürdükleri gerçeğini kanıtlar. Bizans döneminden kalma ikona sayısı olarak 1500 civarında olduğu düşünülüyor. Bunlar sadece İstanbul’a ait değil aynı zamanda bir dünya mirası olmaktadır. Herkesin kucaklaması gerekir. Bunlar ileride ne olacak, düşünülmesi gereken önemli bir konu. İleride bunların bir müze yolunda yer almasına hem fikirim ama teoloji olduğu için bu konuşulması gereken bir konu olmaktadır. Teoloji ve inanç olarak bunları düşünen ve gören kimliklerin buna müsaade etmeyeceğini de gözlemlememiz lazım. İkona inanç ve insan arasındaki görsel bir köprüdür. Mozaikler ve fresklerde bir ikonadır. Teknik ve malzeme olarak farklıdır ama konu ve amaç bakımından aynıdır. Yunanca da “imge” ve “tasvir” anlamlarından gelen ikon kelimesinden türeyen ikona; Hristiyanlıkta yüce dinî kişilerin tahta üzerine balmumu ile işlenerek ve boyanarak yapılan iki boyutlu tasvirleri olmakla birlikte konu ve amaç bakımından uygun olduğu sürece fresk, resimler, tablolar ve mozaik gibi diğer sanat biçimleriyle ortaya konan eserler de bu kapsamda kabul edilmektedir” dedi.




















