Her sektörün kendine has bir misyonu var ama vizyonu kim belirliyor?
Merhaba Değerli Okurlarım
Türkiye’de her sektörün kendine göre kalıplaşmış bir şekilde tekrar eden ve hem sektör oyuncuları hem de sektörü yakından izleyen habercilerin ağızlarına pelesenk ettiği kendine has bir tanımlama tarzı vardır. Mesela, inşaat sektörü, kendini her zaman için daha hızlı ilerleyen ve daha önemli bir alanda görme eğilimindedir ve bu eğilim sonucunda kendini “Türkiye’nin lokomotifi olan, inşaat sektörü” cümlesi ile tanımlar.
Türkiye gündemini son yıllarda fazlasıyla ilgilendiren ve gün geçtikçe popülerleşen enerji sektörü için nitelendirilen tanımlama ise “geleceğin sektörü”dür. Türkiye enerji istatistikleri incelendiğinde sektörün geleceğin sektörü olarak tanımlanması şaşırtıcı değildir. Türkiye enerji ihtiyacı hızla artan ancak bu açığı kapatacak öz yatırımı olmayan bir ülke ve en kör ekonomik tahminci bile enerji fiyatlarının yakın gelecekte artacağını öngörmektedir. Üstelik bu alanda da serbest piyasanın kurulması, günün farklı saatlerinde enerji fiyatlarının değişmesi bu alanda yapılacak yatırımları daha da cazip hale getiriyor.
Yapılan fizibiliteler ise yüksek inşaat maliyetleri hesaba katıldığında bile yatırım geri dönüşlerini üç ile beş yıl olarak görmektedir. Şartlar bu olunca, bu alanda yatırım yapmanın cazibesi o kadar yükselir ki, pek çok farklı alandan gelen sermayedar bu alana yatırım yapmakta veya bu alandaki yatırımlarını yönetmek için danışmanlar tutulmaktadır.
Günümüzde enerji sektöründe yatırım yapan pek çok firma, en azından toplam cironun değil ama başvuru sayısının çoğunluğunu oluşturan pek çok firma, çok cüretkâr ve riskli yatırımlara imza atmaktadır.
Bir de işin yabancı yatırımcı gibi bir boyutu var. Zaman zaman duyuyorsunuzdur neden doğrudan yabancı sermaye yatırımları gelmiyor diye yakınılıyor? Hani bir işin çok zor olmadığını ifade etmek için derler ya “atla deve değil diye”… Bir kişi ulaşmak istediği bir durumu ve değeri ne kadar gözünde büyütürse o şey, o kadar zor gelir ve kendi kendine engeller. Elbette yabancı yatırım almanın kendine has zorlukları vardır, kolaydır demek afaki olur ama belirli bir plan dâhilinde adım atılırsa olmayacak bir durum da değildir. Uluslararası yatırımcılar yeni yatırımlar yaparken daha dikkatli olmak zorunda kalmaktadırlar.
Dolayısıyla onları işletmenin risk almaya değer olduğuna ikna etmek için daha fazla çalışılması gerekecektir. Öncelikle onların neden bu yatırımı yapmaları gerektiğine dair ikna edilmesi gerekir ve bunun için en önemli konu hazırlıklı olmaktır. Yani bu demek oluyor ki; yatırımcıların sorularını önceden cevaplayan ayrıntılı bir iş modeli oluşturmak bu işin başında gelir ve bu yatırımın güvenilirliğinin vurgulanması ile daha fazla yol kat etmek mümkündür. Çünkü karar alabilmek için bilgiye ve şeffaflığa ihtiyaç var. Belki siz şeffaflığı ortadan kaldırarak, bilgiye erişimi sınırlandırarak rahat edeceğinizi, daha kolay yöneteceğinizi düşünüyorsunuz. Ancak yabancı aktörler konuya başka bir açıdan bakıyor. Yabancı yatırımcılar “ölçemezsem yönetemem” düsturuna sahip. Yönetemeyeceği yatırımları yapmamasından daha doğal ne olabilir? Yani her sektörde olduğu gibi enerji sektöründe de yabancı sermaye yatırımları gelsin istiyorsanız, şeffaf olmakta her zaman için fayda var.
HAFTAYA GÖRÜŞMEK ÜMİDİYLE…























