10 Aralık Dünya İnsan hakları günü nedeniyle açıklamada bulunan Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Fethiye şubesi başkanı Avukat Ali Gönen “İnsanın, doğduğu andan itibaren şahsında, kişiliğinde var olan ve yine o insanın özgür iradesi doğrultusundaki yaşama süreci içinde yaşamı boyunca kullandığı ya da istediği zaman kullanabileceği hakların tümü insan hakkıdır. İnsan haklarının özelliği şudur ki; insanlar, kendi istekleri ile bu haklardan vazgeçemezler, vazgeçme hakları yoktur. Olmamalıdır. Çünkü insan hakları bir insanı, bir kişiyi ilgilendirdiği kadar tüm insanlığı ilgilendirir ve insanlığın onuru demektir. İnsan haklarını kullanmada; Yaşın, cinsiyetin, dil veya dinin, Irksal veya diğer etnik özelliklerin, Sosyal veya politik düşünce veya kökenin önemi yoktur. İnsan olmak, bu hakların kazanılması ve kullanılması için yeterlidir” dedi.
“ İNSAN HAKLARINI KİMLER İHLAL EDER?”
Açıklamasına devam eden Ali Gönen “İnsan hakları hayatın her alanında ihlal edilebilir. Bu hakkı ihlal eden herhangi bir insan, bir anne baba olabileceği gibi bir kamu kurumu da olabilir. Kısaca herkes insan hakları ihlaline aday kimsedir. Ancak örgütlü yapısı ve hizmetin özelliği gereği hakların daha çok güvenlik örgütleri olan polis ve jandarma veya benzeri kamu kurumlarında ihlal edildiğini söyleyebiliriz. İnsan hakkının ihlali için insanın ille de özel işkence odasına çekilmesi gerekmez. Denize giden bir ailenin çocuğuna kumda oynama yasağı getirmesi bir hak ihlalidir. Veya makul zamanda bitirilemeyen bir dava insan hakkı ihlalidir.
“İNSAN HAKLARI NASIL KORUMA ALTINA ALINMIŞTIR?”
Uluslararası yasal dayanak; İnsan hakları evrensel bildirgesi: İnsan Haklarının Uluslararası Temel Dayanağı, 10 Aralık 1948 tarihinde 56 devletin üye olduğu Birleşmiş milletler Genel Kurulunda kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirisidir. Bu bildiri ile dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olarak insan haklarına, temel özgürlüklere saygı gösterilmesi, korunması ve geliştirilmesi fikri benimsenmiştir. Bu konuda ortak bir anlayış oluşturulması için her organ ve birey görevli sayılmıştır. İnsanın zorbalık ve baskıya karşı son bir yol olarak ayaklanmaya başvurmak zorunda bırakılmaması için, insan haklarının hukuk düzeni ile korunması gerektiği düşüncesi, bildirgenin temel yaklaşımı olmuştur. İnsanlık tarihi kadar eski olan insan hakları, yüz binlerce insanın öldüğü Birinci Dünya Savaşı sonrasında dahi insanların aklına gelmemiştir. Ta ki iki milyondan fazla masum insanın öldüğü İkinci Dünya savaşı sonrasında gündeme gelebilmiştir. Söz konusu bildirge ile de, evrensel bir nitelik kazanmaya başlamıştır. Çok Taraflı Sözleşmeler: Diğer yandan, İnsan Haklarının Korunmasına dayanak oluşturan birçok sözleşmenin bir diğer kaynağı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesidir. Bu sözleşmede benimsenen birçok kural, ulusların iç hukuklarında hayata geçmiştir. Sözleşme ile getirilen en büyük yenilik, hakların korunması için kurulan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesidir. 4 Kasım 1950 tarihinde Roma da, T.C. Devletinin de katılımı ile imzalanan sözleşme, insan haklarının en eskilerinden olup, ayrıntılara inen ve en bağlayıcı olanıdır.
“ULUSAL YASAL DAYANAKLAR”
Anayasamız başta olmak üzere başka yasalarımız ile ülkemizde İnsan Hakları güvence ve koruma altına alınmıştır. Çocuklarınızı yalnız ve yalnız müzik, resim, Beden Eğitimi, spor kurslarına, el becerisi kurslarınsa, sanat içerikli çalışmalara gönderiniz. Bize düşünen, sorgulayan yurttaş gerekiyor. Bu işi en iyi Matematik bilgisi yapar. Çocuklarınızı Matematik, Türkçemizi güzel konuşma ve yazma gibi kurslara gönderiniz. Çocuklarımızı çağdaşlığa hazırlayacak olan çalışmalar bunlardır. Çocuklarınızı başka kurslara göndermeyiniz. Çocuk haklarının ihlali bakımından kız çocuğu, erkek çocuğu fark etmez. Her ikisi de aynı derecede önemlidir. Sonuç olarak; günün pratiği bakımından diyebiliriz ki; Her çocuğumuzun Laik Eğitime ulaşma hakkı bir insan hakkıdır. Her çocuğumuzun bedensel ve ruhsal gelişimine uygun eğitim öğretime alınma hakkı bir insan hakkıdır. Her yurttaşımızın Laik bir devlet ve toplum düzeninde yaşama isteği bir insan hakkıdır. Bu hakların yerine getirilmemesi bir İnsan Hakkı ihlalidir. İnsanca yaşamak, insan onur ve değerlerini korumak için birilerinin bize görev vermesini beklemek doğru değildir. Güzel yurdumuzda Köy Enstitülerinin kurulmasıyla birlikte okullarımızda Laik Eğitim Öğretim düzenine geçilmiştir. Bunun sonucu “yurttaş” ve “ulus” bilincine sahip insanlar yetişmekle, İnsan Hakları tanınmaya ve korunmaya başlamıştır. Unutmayalım ki; Bir insanın hakkının ihlali bütün insanın, insanlığın hakkının ihlalidir” dedi.