Çiftçilere “Çölleşme”, “Su Ve Kuraklık” Uyarısı
Seydikemer İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü eğitim ve yayım faaliyetleri çerçevesinde çölleşme ve kuraklığın olumsuz etkileri ve doğuracağı sonuçlar hakkında toplumun bilinçlendirilmesi ve farkındalık oluşturulması çalışmalarına devam ediyor.
İlçe Müdürlüğünün 2019 yılı “Etkin ve Verimli Sulama Sistemleri Eğitim Planlamaları” çerçevesinde özellikle “Çölleşme”, “Su ve Kuraklık” konusunda çiftçilerde bilinçlendirme ve bilgilendirmelerle farkındalık oluşturmak hedeflendi
İlçe Tarım Ve Orman Müdürü Engin Maraşlı çalışmaları hakkında verdiği bilgilerde; “Türkiye’de toprak ve su kaynaklarını koruma çalışmalarının geçmişi; ülkenin çölleşme ve kuraklığa karşı olan hassasiyetinin farkında olarak cumhuriyetin ilk yıllarında başlamıştır. Çölleşme kurak, yarı-kurak ve yarı nemli alanlarda, iklim değişiklikleri ve insan faaliyetleri de dahil olmak üzere çeşitli faktörlerden fiziksel, kimyasal, biyolojik, siyasi, kültürel, ekonomik vb. kaynaklanan arazi bozulmasını ifade eder. Arazi bozulumu kuru ve sulu tarım alanlarında ya da mera, otlak, orman ve ağaçlık alanlarda arazi kullanımı yada bir veya birden çok uygulamanın bir sonucu olarak biyolojik ve ekonomik verimliliğin azalması veya kaybedilmesidir
Arazi yüzeyinin koruyucu bitki örtüsünden yoksun bulunduğu bölgelerde sıklıkla erozyon görülüyor. Erozyona en hassas araziler, bitki örtüsünden en yoksun alanlar olan tarım arazileridir. Dünyada tarım arazilerinin yıllık ortalama 24 milyar tonu, erozyon sebebi ile yok oluyor. Tarım alanlarımızın yüzde 59’unda, meralarımızın yüzde 64’ünde ve orman varlığımızın yüzde 54’ünde erozyon yaşanıyor. En yaygın ve etkili erozyon türü olan su erozyonuna Türkiye topraklarının yüzde 90’ı maruz kalıyor. Toprak ekosisteminin en hayati kısmı, toprağın üst kısmıdır. Çünkü bitki beslenmesinde büyük önemi olan organik maddenin biriktiği, ayrıştığı ve su ile birlikte bitkinin köklerine ulaştığı yer burasıdır. Türkiye her yıl ortalama 1mm, 10 yılda 1cm toprak kaybediyor. 1cm kalınlığında bir toprak tabakasının oluşması için en az 300 ile 1000 yıl arasında bir süre gerekiyor. Dünyada kuraklık 4 milyar hektardan fazla alanı ve 110 ülkede yaşayan 1,4 milyar insanın hayatını tehdit ediyor. Türkiye, tatlı suyunun yüzde 70’ini tarımsal üretimde kullanıyor. Bu suyun yüzde 80’ini tasarruflu olmayan vahşi sulama sistemleri ile tüketiyor. Yüksek oranda su kullanımı nedeniyle topraklarımız tuzlanıyor ve su varlıklarımız hızla azalıyor. Su varlıklarının sürdürülebilir olmayan kullanımı ve iklim değişikliği gibi insan faaliyetinden kaynaklı etkiler hem kuraklığın sıklığını ve şiddetini artırıyor hem de yağış rejimlerini değiştirerek ani yağışların artmasına neden oluyor. Kuraklık, toprağın yani toprak içindeki yaşamsal döngünün bozulmasına neden oluyor. Bozulan toprak, erozyona karşı daha hassas hale geliyor. Ani yağışlar ise, toprağın su erozyonu ile akıp gitmesine neden oluyor. Bitki örtüsünün zayıf olduğu alanlarda ise daha fazla su erozyonu yaşanıyor
Küresel iklim değişikliklerine bağlı olarak Muğla İlinin de içinde bulunduğu Batı Akdeniz Havzasında yakın gelecekte daha kurak bir dönem beklenmektedir. Bu nedenle Bakanlığımız, bu havzada yetişebilecek en uygun bitki ve münavebe sistemini oluşturma kapsamında ‘Batı Akdeniz Havzası Optimum Bitki Deseni Projesi’ni yürütmektedir. Bu uygulamalarla, bundan sonra daha da kısıtlı olacak sulama suyunun en verimli şekilde bitki kök bölgesine verilmesi de amaçlanmaktadır.
Seydikemer İlçemizin 513.000 da tarım arazisi varlığı ile tarımsal üretim kapasitesi oldukça yüksektir. Nitekim son yıllarda yapılan örtü altı sebze ve muz üretim alanlarında önemli artışlar görülmekte, yerli muz üretim kapasitesinin %8, iç su kültür balıkçılığının da %12 kurulu kapasitesi ilçemizde bulunmaktadır.
Örtü altı üretiminde kullanılan basınçlı sulama sistemleri, açık alanda yapılan yem bitkisi ve tahıl üretiminde hemen hiç kullanılmamaktadır. Burada arazilerin küçük ve parçalı olması önemli bir etkendir. Ancak, yayla bölgemizdeki Seki, Kınık, Temel, Y.Ceylan, Y.Patlangıç ve Y.Esenköy (Dont) mahallelerinde arazi toplulaştırması sonrası toplu basınçlı yağmurlama ve damla sulama sistemlerinin kullanılması gerekmektedir. Nitekim bu kapsamda sunulacak;Tarla içi damla sulama sistemi, Tarla içi yağmurlama sulama sistemi, Tarla İçi Mikro Yağmurlama Sulama, Tarla İçi Yüzey Altı Damla Sulama, Lineer veya Center Pivot Sulama, Tamburlu Sulama ve Güneş Enerjili Sulama Sistemleri kurulması ile ilgili bireysel basınçlı sulama projelerine, Bakanlığımızca Kırsal Kalkınma Desteklemeleri kapsamında%50 devlet desteği hibe olarak verilmektedir.” Dedi.
Haber/Foto: Hakan Çelikdemir